"Kanunlar örümcek ağları gibidir: Zayıfları ağa yakalanır, güçlüler ağı delip geçer." BALZAC
Dünya var olduğu sürece birçok ülkede saray rejimi, tek adam rejimi bu sözün arkasında durur neden mi?
İranlı yazar Daryush Shayegan Yaralı Bilinç Geleneksel Toplumlarda Kültürel Şizofreni isimli kitaptaki hikâyeciliği aklıma gelir.*
Yıllarca ülkesinden uzak kalmış bir adam, İran’a döndüğünde ülkesine kavuşmanın heyecanı içindedir. Evine gitmek için Tahran Havaalanı’nda bir taksiye biner. Yarı yolda şoföre, ilk tütüncüde durmasını söyler. Şoför sorar:
“Tütüncüde ne yapacaksınız beyim?”
“Sigaram kalmamış... İki paket sigara alacağım.”
“Alamazsın beyim, sigarayı artık camide satıyorlar!”
“Camide mi satıyorlar? Yahu, cami Allah’ın evidir, oraya ibadet etmeye gidilmez mi?”
“Hayır beyim! İbadet etmek için artık üniversiteye gidiliyor.”
“Peki, o zaman eğitim nerede yapılıyor?”
“Eğitim hapiste yapılıyor beyim!”
“Hapiste hırsızlar, soyguncular yok mu?”
“Onlar artık mecliste beyim!”
AKP-MHP OYLARIYLA REDDEDİLEN ÖNERGELER
NARiN GÜRAN CİNAYETİNİN BÜTÜN YÖNLERİYLE ARAŞTIRILMASI
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİN ARAŞTIRILMASI
HAYVAN HAKLARININ KORUNMASI, SORUNLARIN ARAŞTIRILMASI
ÇİFTÇİLERİMİZİN BORÇLARI, VERGİ VE ZAM SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI
İKTİDARLARIN YANLIŞ SURİYE VE SIĞINMACI POLİTİKASI
FAİLİ MEÇHUL VE SİYASİ CİNAYETLERİN ZAMAN AŞIMINA UĞRAMASI
ENFLASYONUN NEDEN OLDUĞU TOPLUMSAL TAHRİBATIN ARAŞTIRILMASI
EMEKLİLERİMİZİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÜRETİLMESİ AMACIYLA
OKULLARDA GÜNDE BİR ÖĞÜN ÜCRETSİZ YEMEK ÇIKARILMASI
GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEME HAKKINA YÖNELİK ENGELLEMELER
EMNİYET TEŞKİLATINDA GÖREV YAPAN PERSONELİN YAŞADIĞI SORUNLAR
TIKANAN SAĞLIK SİSTEMİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN ARAŞTIRILMASI
15 TEMMUZ SONRASINDA DAĞITILAN SİLAHLAR VE MAFYANIN ARAŞTIRILMASI
FAILI MEÇHUL VE SİYASİ CİNAYETLERİN ZAMAN AŞIMINA UĞRAMASI
TREN KAZALARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA
ORGANIZE SUÇ ÖRGÜTLERİNİN KAMUDAKİ BAĞLANTILARININ ARAŞTIRILMASI
YIL 1917...
Bir İngiliz General Irak'ta yardımcıları ile arazide gezinirken bir çobana rastladı.
Çevirmen aracılığıyla çobana:
''Eğer sürüdeki köpeğini öldürürse ona yüz sterlin vereceğini söyledi.
Doğaldır ki, çoban için köpek çok değerlidir, sürüyü sevk ve idare eder. Kurtlara ve öteki yabani hayvanlara ve art niyetli insanlara karşı onları korur.
Ama teklif edilen para da çok büyüktür. Çoban köpeği yakalayıp, generalin önünde keser.
General bu kez de çobana; "köpeğin derisini yüzersen yüz sterlin daha veririm" dedi. Çoban köpeğin derisini yüzdü.
General çobana; köpeği parçalara bölersen bir yüz sterlin daha veririm, dedi. Çoban onu da yaptı. General parayı verip oradan ayrıldı.
Çoban generalin arkasından seslendi:
"Yüz sterlin daha verirsen köpeği yerim."
General;
"Asla... Ben sizin değer verdikleriniz hakkındaki karakterinizi öğrenmek istedim. Sen para için, yoldaşın, yardımcın ve senin için çok değerli olan köpeğini kestin, yüzdün ve parçaladın. Eğer bir yüz sterlin daha verseydim, yiyecektin de. Benim, ihtiyaç duyduğum ve öğrenmek istediğim bu karakterdi."
Sonra yanındakilere dönerek;
"Bir ülkede bu karakterde insanlar fazla olduğu müddetçe asla korkmayın" dedi. Parayı verir her şeyi yaptırırsınız.
Çoban ve köpek işbirliği içinde idi.
Çoban çıkarı için birlikte görevli olduğu arkadaşını yok etti.
Bir toplumda bu tür kişiler çoksa, o toplumda birlik ve dayanışma kolaylıkla ortadan kaldırılabilir. Çıkarcılar dostlarına her zaman ihanet edebilir.
Para her şeyi çözer!" diyorsa bir insan, "Ben para için her şeyi yaparım!" demek istiyordur. Para her şeyi çözmez, para her kapıyı açmaz. Para sadece para için yaşayanların kapısını açar.
ŞEKER, İRAN, İNGİLİZLER ve "MOLLALAR"**
“Eskiden İran'da çaya tatlandırıcı olarak hurma ve üzüm katılıyordu. İngilizler, İran'a şeker satmaya kalktıklarında bunu başaramadılar
Sonra İranlı Mollalarla irtibat kurdular: İngilizler Mollaların vereceği FETVA karşılığında, kazancın 10 % 'nu teklif ettiler.
Mollalar bu teklifi kabul ettiler. İran'da Cuma namazları o bölgenin en büyük camisinde ve çok kalabalık olarak kılınıyor olup, bir Cuma hutbesinde Mollalar şu VAAZI verdiler: "Siz Allah'ın nimeti olan HURMA ve ÜZÜMÜ nasıl olur da çaya katarsınız? Bundan böyle çaya şeker katacaksınız..”
Bu VAAZDAN sonra İranlılar çaya şeker katmaya başladılar. İşler yoluna girince, İngiliz'ler, Mollalara verdikleri % 10 payı satışların iyi gitmediği gerekçesiyle vermemeye başladılar...
Bunun üzerine Mollalar ilk Cuma hutbesinde ikinci bir FETVA daha verdiler: "Gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir." Dediler
Bu FETVA üzerine İranlılar, evlerindeki şekerlerisokaklara döktüler. Bu durum üzerine İngiliz firmaları, mecburen Mollalarla yeniden masaya oturmak zorunda kaldı.Fakat Mollalar bu sefer, İngiliz firmalarından % 20 pay istediler
Eee... Dinsizin hakkından sahte ve uydurma Muaviye İslam inançlı sahtekâr imanlı (!) gelir(miş)...
İngiliz'ler çaresiz kabul ettiler...
Bunun üzerine Mollalar, ilk Cuma hutbesinde bu seferde şu FETVAYI verdiler: "Biz size çaya şeker katmayın dedik ama sokaklara dökün de demedik. Şekerleri sokaklara dökmeyeceksiniz, şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy abdesti aldırarak içeceksiniz" dediler...
Tabii ki bu FETVA İran halkı tarafından hemen yaşama geçirildi...
Dinin cahil insanları aldatmak, yönlendirmek, onları sömürmek açısından ne kadar etkili olduğunu gösteren bir örnektir. Bu İran'da gerçekleşen yaşanmışlık...”
Mollaların fetvasına iki kez kanan Müslüman, her türlü sömürüye layık değil midir? Hani İslam’ın emrettiği düşünme, akıl erdirme, irdeleme ve araştırma.
Bunun için İslam ülkelerinde halk-Müslümanlar fakir. Ama yöneticiler aşırı zengin değil mi?