Hayırlara vesile olsun geçtiğimiz hafta rüyamda çeşme gördüm. Hayrat çeşmesine benziyordu. Rüya tabirlerini okudum, ulemalar ne der diye kanal, kanal dolaştım. Sonuç olarak ortaya iki yorum çıktı.
İlk yorum: Rüyada hayrat çeşmesi görmek birçok farklı tabire sahiptir. Ancak genel olarak hayrat çeşmesi, hayır ve iyiliklerin simgesi olarak yorumlanır. Rüyasında hayrat çeşmesi gören kişinin, yakın bir zamanda çevresindeki insanlara yardım edeceği ve hayırlı işlere imza atacağı düşünülür.
İkinci yorum: Daha önce kimsenin yapmaya cesaret edemediği işlere gireceğine, girdiği işlerde herkesin imrenerek ve kıskanarak bakacağı çalışmalara imza atacağına, işleri gün geçtikçe daha da büyüteceğine, iyi bir maaşla yeni bir işte çalışacağına, karşısına çıkacak aksiliklere ve engellere takılmayacağına, sorunlarının ve sıkıntılarının sona ereceğine delalettir.
Hadi hayırlısı dedim yarın mübarek gün. Diğer günler günahkâr olduğu için olsa gerek 6 gün her türlü günahı işlenir Cuma günü aklanacağız demek mi oluyor?
Arkadaşlarla ülkenin gündemi, kültür sanat dereken öğle yemeğinden sonra Türk Kahvesi içelim dedi arkadaşım. Bir diğeri yok öyle bu sefer kahveler benden sizi şurada bir falcı kafe var bayanın her baktığı fal çıkıyor. Ben hiç inanmazdım ama gelin bir deneyelim. Olur dedik eğlence olsun bakalım, ülke nereye gidiyor bir de ondan dinleyelim.
Kahveler içildi sohbet bitti sıra falcının yalanlarına geldi. Önce benim falıma baktı.
Fincanın sağ ağzında dosdoğru ileriye bakan bir göz, sol ağzında ise geriye bakan bir göz dikkatimi çekiyor. Göz ilerisi için planlar yapar, kendinizi orada hangi durumda görmek istediğinizi hayal ederken, bir taraftan da geriye bakmaktan alıkoyamıyor ve zaman içinde kaybolmuş anıları canlı tutmaya çalışıyorsunuz. Anılar kaybolmaz ama sürekli bir geçmiş, bir gelecek derken farkında olmadan adımlarınızı yavaşlatıyor olabilir. Bakın tam şurada dört ayaklı domuz gözüküyor. ‘‘Domuzdan kıl koparmak’’ diye bir tabir vardır; bilmem duydunuz mu? Parası kıymetli cimri insanlar için kullanılır. Aile çevrenizde böyle bir ya da birileri olabilir...
Fincanı kenarına bakın dikkat çeken kurumuş bir dere yatağı var. Geçmişte ekonomik anlamda sıkıntılar yaşadığınız bu kişinin desteğini alamadığınızı gösteriyor. Gerçekten çok ihtiyacınız olduğu dönemde bu kişi sırtını dönüyor. Eşiniz mi, nişanlınız mı bu konu yüzünden aranız açılıyor kısa süreli. Her ailede var atamazsınız da satamazsınız da.
Öte yandan; som mavi gökyüzünü delerek ilerlediği görülen bir uçak sembolü var. Uzaklardan beklediğiniz güzel bir haber alçaksınız. Bir çeşme var, cami minaresinin gölgesinde akıyor. Bir adağınız var, bir hayır işiniz olacak.
… Ertesi gün Cuma günü sabah evden çıkıp metro istasyonuna gittim. Sabahın yoğunluğundan olsa gerek çok kalabalıktı. Etlik durağından genç bir bayan ve kucağında iki ya da üç yaşlarında bir kız çocuğu uyumaktaydı. Tren hareket etikten sonra vagonda bulunan yolculara ağlamaklı bir dille seslendi. Çok kıymetli büyüklerim, kardeşlerim. Ben şu gördüğünüz kız çocuğumda kalça çıkıklığı var ve belden aşağısı çelik korseyle yaşamak zorunda. İstanbul’da ameliyatı yapılacak. Sizlerin yardımına ihtiyacımız var. Eşim trafik kazası geçirdi evde kayınvalidem bakıyor. Allah rızası için gönlünüzden ne koparsa…
… Rabbim kimsenin başına vermesin diyerek el açıyordu kalabalığı ağır ağır yararak. İnsanlar beş, on, yirmi, elli, yüz iki yüz vermeye başladı. Çocuk uyuyor, ağzında emzikle. Ben bu insanı eşiyle geçen hafta karşı yönden gelen trende gördüğümü çok iyi hatırlıyorum. Eşinin kucağında başka bir çocuk vardı. Kendisinin elinde çorap ve kâğıt mendil vardı. Sadaka verenlere karşılığında mendil veriyordu. Ulus istasyonuna geldiğimizde ben çıkış kapısına yakın duruyordum. Ayakta yanımda duran muhafazakâr bir kadın çantasında yüz lira çıkarıp uzattı. Bende dayanamadım. Sadaka toplayan bayana
- Affedersiniz yalnız başınıza zor olmuyor mu çocuk kucağınızda. Allah muhafaza yan kesiciler elinizdeki parayı çarparsa ne yaparsınız?
Bayan önce aldırış etmedi, galiba sesimi duymadı diyerek tekrar sorma ihtiyacı hissettim.
- Affedersiniz yalnız başınıza zor olmuyor mu çocuk kucağınızda. Allah muhafaza yan kesiciler elinizdeki parayı çarparsa ne yaparsınız?
- Yok, şimdiye kadar kimse rahatsız etmedi.
- Çok özür dilerim. Üstüme vazife değil ama çocuğunuz neden devamlı uyku halinde?
- Beyefendi sabahın bu saatinde elbette ki çocuk uyuyor.
- Tekrar, tekrar özür dilerim. Ama dün yine sizinle başka bir vagonda karşılaştık. Eşiniz yanınızdaydı ve başka bir erkek çocuk kucağınızdaydı, aynı korse çocukta takılıydı.
- Ben yalan mı söylüyorum? Evet, başkaları da bizim gibi yardım topluyor suç mu?
- Suçlusunuz insanları kandırıyorsunuz?
- Öylemi buyurun cep telefonundan e nabızdan bakın göreceksiniz, çocuk bana ait!
- Ben kimlik tespiti yapmıyorum. Ayrıca burada telefon çekmiyor. Bana bir belge rapor göster araştırayım.
- Sana mı kaldık. Sana bir tekme atarım görürsün.
- Bana mı saldıracaksın? Güvenlik görevlilerini çağıralım bakalım kim haklı.
Kadın beni eliyle tersleyerek el kaldırdı. Tam o sırada Kızılay’a geldik. Yolcular araya girerek ortalığı sakinleştirmeye çalışırken kendimizi vagonun dışında bulduk. Bu sefer kadın tekmeler sallamaya çalışırken yakasından tuttum.
- Bana bak kucağında çocuk var o zarar görecek! Desem de saldırmaya devam ettim. Tabii çevredekiler beni ayıplamaya başladı. Bayana el kalkar mı?
- Evet, suçluyum benden şikâyetçi olsun sizler de şahit gelin tutanak tutsun görevli.
Dedikten sonra bazıları hemen uzaklaştı. Bende tekrar sordum.
- Şahit arıyorum. Kendimden şikâyetçiyim. Bu bayana el kaldırdım. Sizlerde gördünüz. Hadi yukarı çıkalım.
Birkaç bayan bana serzenişte bulundu.
- Beyefendi sizi anlıyoruz ama hiç şık değil yaptığınız dedi.
- Tamam, sizlerden ricam lütfen gördüklerinizi güvenliğe anlatın. Ama bu bayanın mı çocuk? Uyku ilacı verip vermediğini nerden bileceğiz? Daha öncesi var. Bu bayanın paralarına el koydu güvenlik. Dilendiği için…
Sakinleştikten sonra Kızılay Metro İstasyonun dışarı çıktım. Yüksel caddesinden yürürken etraftan kahve kokuları sardı dört yanımı. Gülümsedim. Kahve falı çıkmıştı. Para, para, para…