Demokratik cumhuriyet, bireysel hak ve özgürlükleri esas alan, devlet gücünü sınırlayarak hukukun üstünlüğünün gerçekleşmesini amaçlayan, insan haklarını anayasal güvenceye alan, din, ırk, cinsiyet ve mezhep ayırımı yapmadan bütün bireylerin eşitliğini ve özgürlüğünü tanıyan siyasal, sosyal ve kültürel anlayış, düzen ve rejimdir. Teokratik despotizm ve doğmatizm, doğası gereği bireysel ve hak ve özgürlükleri kavramına yabancıdır ve karşıdır, çünkü teokratik despotizmde ve doğmatizmde, özgürlük ve akıl sahibi birey anlayışı hiçbir şekilde yoktur. Teokratik despotizmde insan hakları ve bireysel özgürlükler hiçbir şekilde anayasal ve hukuki güvence altında değildir, çünkü teokratik despotizmde insan hakları yoktur, sadece teokratik despotizmin emirleri ve yasakları vardır. Teokratik despotizm, bireyin tercihlerine ve özgürlüğüne bakmaksızın bütün toplumun teokratik emirlere ve yasaklara uymasını zorunlu kılar.
Demokratik cumhuriyet, bütün bireylerin kanun ve hukuk önünde eşitliğini ve özgürlüğünü savunurken, teokratik despotizm, cinsiyetine, dinine, mezhebine ve köle olup olmadığına bakarak insanlar arasında ayırımcı ve hiyerarşik bir baskı düzeni kurar. Teokratik düzende hukuk ve devlet, din merkezli oluşturulduğu için vatandaşlığı belirleyen ana faktör dindir. Teokratik despotizmde inanan ve inanmayan arasında ayırım yapılır ve egemen dini benimsemeyenlere çok sınırlı hakların verildiği ikinci sınıf insan muamelesi yapılır. Teokratik despotizmde kadın ve erkek arasındada ayırımcılık ve cinsiyetçilik yapılır. Teokratik despotizmin amacı kadının üstünde erkeğin hakimiyetini ve otoritesini tesis etmektir. Erkeğin kadın üzerinde otoritesinin tesis edilmesi için kadının sosyal, siyasal, ekonomik, eğitimsel ve medeni alanlarındaki birçok hakkı ortadan kaldırılır veya kısıtlanır. Tokratik despotizm kadını, erkeğin malı olarak görür ve erkeğe kadın üzerinde tam bir tasarruf hakkı ve imtiyazı tanır.
Demokratik cumhuriyet, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı, bireylerin hak ve özgürlüklerinin anayasal güvence alındığı, insanların, dini, mezhebi, cinsiyet ve kültürel kimliklerine sosyal ve siyasal müdahalelerin yapılmadığı özgürlükçü ve çoğulcu düzendir. Demokratik cumhuriyette, hukukun, siyasetin ve devletin kaynağı hiçbir şekilde din değildir. Devlet, siyaset ve hukuk alanlarında referans, hiçbir şekilde ve durumda dini kurallar olamaz. Devleti, siyaseti ve hukuku yönetmek isteyen ve hukukun, devletin ve siyasetin referansının dini kaynaklar olmasını iddia eden bir doğmanın, demokrasiyle, cumhuriyetle, laiklikle ve medeniyetle bağdaşması mümkün değildir. Demokratik cumhuriyet, teokratik despotizmi ve doğmatizmi kesin bir şekilde reddeder. Teokratik despıtizmi ve doğmatizmi reddeden demokratik cumhuriyet, bireylerin istediği inancı benimsemelerini ve yaşamalarını güvence altına alan din ve vicdan özgürlüğünü tanır. Teokratik despotizmde din ve vicdan özgürlüğü yoktur, dini istibdat vardır.
Teokratik despotizmin olduğu yerde demokrasi olmadığı gibi cumhuriyette yoktur. Teokratik despotizmin hâkim olduğu bazı rejimler kendilerini cumhuriyet olarak nitelemektedir. İran molla rejimi, kendini İran İslam Cumhuriyeti olarak nitelediği gibi, Pakistan’da kendini İslam Cumhuriyeti olarak tarif etmektedir. Afganistan’daki Taliban şeriat rejimi ise kendini Afganistan İslam Emirliği olarak nitelemektedir. Bunlar arasında Taliban rejimi, kendini en doğru ve uygun şekilde nitelemektedir, çünkü teokrasinin hâkim olduğu yerde cumhuriyet yoktur, emirlik vardır. Teokratik despotizmin amacı, Taliban örneğinde olduğu gibi her yerde teokratik bir emirlik kurmaktır. Demokrasi ve cumhuriyet sürekli birarada olması gereken ikiliyken, teokrasi ve emirlik de sürekli olarak bir arada olmak zorundadır.
Demokratik cumhuriyet, modern medeniyete ve modern faziletlere dayanır. Demokratik cumhuriyet, akılcı, özgürlükçü, bilimsel ve hukuki bir yaklaşımı benimsediği için bir medeniyet ve fazilet paradigmasıdır. Geçmişte üretilmiş ve uydurulmuş kurallara, emirlere ve yasaklara insanı ve toplumu mahkûm etmeyen demokratik cumhuriyet paradigması, akılla, bilimle, felsefeyle, sanatla hukukla ve ahlakla modern medeniyet seviyesine çıkarak geçmişin vahşet hallerinden ve zihniyetlerinden arınmayı, özgürleşmeyi ve olgunlaşmayı temsil eder. Demokratik cumhuriyet, modernleşmeye, medeniyete, laikliğe, hümanizme, bilime, hukuka, özgürlüğe ve barışa dayanır.
Demokratik cumhuriyet, devlet ve siyaset alanına dinin müdahale etmesine izin vermediği gibi, din ve inanç alanına da devlet ve siyasetin müdahale etmesini yasaklamaktadır. Devlete ve siyasete giden yollar dine kapalı olduğu gibi, dine giden yollar da devlete ve siyasete kapalıdır. Demokratik cumhuriyet, dine, inanca ve maneviyata giden yolları bireye, din ve vicdan özgürlüğüyle sonuna kadar açmaktadır. Teokratik despotizm ve doğmatizm, devlete ve siyasete giden iktidar yollarını ve kapılarını souna kadar açarken, bireye din ve vicdan özgürlüğüne giden kapıları kapatmaktadır.
Demokratik cumhuriyet, modernliği, medeniliği, sekülerliği, hümanizmi, bilimselliği, barışı, hukuku, rasyonelliği ve çoğulculuğu gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Modern olan her şeye karşı olan, demokrasiyi reddeden, kadın-erkek eşitliğini inkâr eden, sekülerlikle ve laiklikle bağdaşmayan, hümanizme ve akla düşman olan köhnemiş ve çürümüş bütün despotizmlere karşı tek yol, özgürlükçü demokratik ve seküler cumhuriyet paradigmasıdır.