Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
 

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMELİ OLARAK SEKÜLARİZM

Sekülarizm, insanlığın modern dönemde elde ettiği büyük kazanımların başında gelmektedir. Sekülarizm olmadan modern olmak mümkün olmadığı gibi, medeniyet ve demokrasi alanında gelişmek de mümkün değildir. Dinin toplumsal ve siyasal hayatı düzenlemesini reddeden sekülarizm, din ve devleti birbirinden ayırarak, dini grupların din adına devlet ve toplum hayatına müdahale etmesini de engellemektedir. Sekülarizm, devleti ve hukuku yönetmeyi amaçlayan dinlerin teokratik, totaliter ve otoriter kaynaklarının ve kurumlarının yarattığı çatışma durumuna engel olmak için geliştirilmiş modern bir yaklaşımdır. Dinin devleti ve siyaseti yönetmek ve kontrol etmek gibi bir görevi yoktur. Din, insanlar arasında duygudaşlık yaratmak, insanların ahlaki ve manevi açılardan toplum olarak birarada yaşamalarına katkı sunmak için oluşturulan kültürel ve antropolojik bir kurum ve kimliktir. Dinin devlete ve siyasete müdahale etmesinin hiçbir meşruiyeti, geçerliliği ve gerçekliği bulunmamaktadır. Hakimiyet, menfaat, servet ve şehvet için dinin araç olarak kullanılması, dinin tiranlığına yol açmaktadır.  Vicdanlarına ve ruhsal yönelimlerine göre insanlar, istedikleri dini tercihte bulunabilirler. İnsanların din ve inanç konularında istedikleri tercihleri yapabilmeleri için din ve vicdan özgürlüğüne sahip olmaları lazımdır. Din ve vicdan özgürlüğü, ancak sekülarizmle   mümkündür. Sekülarizmin yokluğu, din ve vicdan özgürlüğünün ve insan haklarının yokluğu anlamına gelmektedir. İnsanlığın bilim, felsefe, sanat, edebiyat, eğitim, siyaset, hukuk teknoloji alanlarında gelişmesi ancak akılla, araştırmayla ve bilimle mümkündür. Dinin müdahaleleriyle ve dayatmalarıyla siyaset, hukuk, barış, bilim, sanat, felsefe ve teknoloji alanlarında gelişmek ve yenilenmek mümkün değildir. Dini kurumlar ve dini sınıflar, modern medeniyetin gelişimi önünde engelleyici güçler olarak öne çıkabilmektedirler. Toplumsal ve siyasal hayatın din merkezli kurgulanması, insan ve toplumun özgürleşmesinin ve rasyonelleşmesinin önünde asli engeldir. Devletin ve toplumun hiçbir dinin tekelinde olmaması gerektiğini savunan sekülarizm, toplumun çok dinli ve mezhepli yapısını tanımakta, toplumsal çoğulculuğu esas almaktadır. Devletin bütün dinler, inançlar ve mezhepler karşısında nötr olması gerektiğini savunan sekülarizm, din devleti ve devlet dini yaklaşımlarını reddetmektedir.  Seküler devlet, ateist veya din düşmanı devlet değildir. Sekülarizm, dine karşı değildir. Sekülarizm, din devletine karşıdır. Sekülarizm, hukuk, siyaset ve eğitim alanlarında dini kurumların, kaynakların ve inançların kullanılmasına karşıdır. Dini pratikler ve inançlar siyasete, hukuka ve eğitime müdahele etmedikleri sürece birey,  istediği dini pratiği ve inancı  bireysel hayatında yaşamak konusunda özgürdür. Sekülarizm, siyaset, hukuk, eğitim ve idare alanlarında hurafeleri, inançları ve mitolojileri esas almaz. Devletin, siyasetin ve hukukun insan aklına, tecrübesine ve bilgisine dayanması gerekmektedir. Sekülarizm, insan hayatını aslında hurafelerden, yanılgılardan ve yanılsamalardan özgürleştiren bir yaklaşımdır. İnsanların umutlarını, acılarını, ideallerini ve arzularını din yoluyla kontrol etmek isteyen otoriteler, insanların kendilerine itaat etmesini sağlamak için dini araç olarak olarak kullanabilmektedirler. Siyaset, ticaret ve hukuk alanlarında dinin araçsallaştırılmaması için yönetimde dinin hiçbir şekilde esas alınmaması gerekmektedir. Siyasetin, devletin ve toplumun kaosa sürüklenmemesi için inancın ve maneviyatın, bireyin özel alanında ve iç dünyasında yaşanması gerekmektedir. Din ve vicdan özgürlüğünün tek temeli, sekülarizmdir. Hiçbir din, din ve vicdan özgürlüğünün temeli ve çerçevesi değildir. Sekülarizm, din özgürlüğü kadar dinden özgürleşmeyi de kapsamaktadır. Otoriter ve teokratik dinler, dinden özgürleşmeye izin vermemektedirler. Din özgürlüğü kavramı, dini bir kavram değildir. Din ve vicdan özgürlüğü, seküler bir kavramdır. Sekülarizm, din ve vicdan özgürlüğüyle bir dini değil, bireyin istediği inancı tercih etmesini ve uygulamasını savunmaktadır. Sekülarizmde asıl olan din değil, bireydir.
Ekleme Tarihi: 20 Mart 2025 - Perşembe

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMELİ OLARAK SEKÜLARİZM

Sekülarizm, insanlığın modern dönemde elde ettiği büyük kazanımların başında gelmektedir. Sekülarizm olmadan modern olmak mümkün olmadığı gibi, medeniyet ve demokrasi alanında gelişmek de mümkün değildir. Dinin toplumsal ve siyasal hayatı düzenlemesini reddeden sekülarizm, din ve devleti birbirinden ayırarak, dini grupların din adına devlet ve toplum hayatına müdahale etmesini de engellemektedir. Sekülarizm, devleti ve hukuku yönetmeyi amaçlayan dinlerin teokratik, totaliter ve otoriter kaynaklarının ve kurumlarının yarattığı çatışma durumuna engel olmak için geliştirilmiş modern bir yaklaşımdır.

Dinin devleti ve siyaseti yönetmek ve kontrol etmek gibi bir görevi yoktur. Din, insanlar arasında duygudaşlık yaratmak, insanların ahlaki ve manevi açılardan toplum olarak birarada yaşamalarına katkı sunmak için oluşturulan kültürel ve antropolojik bir kurum ve kimliktir. Dinin devlete ve siyasete müdahale etmesinin hiçbir meşruiyeti, geçerliliği ve gerçekliği bulunmamaktadır.

Hakimiyet, menfaat, servet ve şehvet için dinin araç olarak kullanılması, dinin tiranlığına yol açmaktadır.  Vicdanlarına ve ruhsal yönelimlerine göre insanlar, istedikleri dini tercihte bulunabilirler. İnsanların din ve inanç konularında istedikleri tercihleri yapabilmeleri için din ve vicdan özgürlüğüne sahip olmaları lazımdır. Din ve vicdan özgürlüğü, ancak sekülarizmle   mümkündür. Sekülarizmin yokluğu, din ve vicdan özgürlüğünün ve insan haklarının yokluğu anlamına gelmektedir.

İnsanlığın bilim, felsefe, sanat, edebiyat, eğitim, siyaset, hukuk teknoloji alanlarında gelişmesi ancak akılla, araştırmayla ve bilimle mümkündür. Dinin müdahaleleriyle ve dayatmalarıyla siyaset, hukuk, barış, bilim, sanat, felsefe ve teknoloji alanlarında gelişmek ve yenilenmek mümkün değildir. Dini kurumlar ve dini sınıflar, modern medeniyetin gelişimi önünde engelleyici güçler olarak öne çıkabilmektedirler. Toplumsal ve siyasal hayatın din merkezli kurgulanması, insan ve toplumun özgürleşmesinin ve rasyonelleşmesinin önünde asli engeldir. Devletin ve toplumun hiçbir dinin tekelinde olmaması gerektiğini savunan sekülarizm, toplumun çok dinli ve mezhepli yapısını tanımakta, toplumsal çoğulculuğu esas almaktadır. Devletin bütün dinler, inançlar ve mezhepler karşısında nötr olması gerektiğini savunan sekülarizm, din devleti ve devlet dini yaklaşımlarını reddetmektedir.  Seküler devlet, ateist veya din düşmanı devlet değildir. Sekülarizm, dine karşı değildir. Sekülarizm, din devletine karşıdır. Sekülarizm, hukuk, siyaset ve eğitim alanlarında dini kurumların, kaynakların ve inançların kullanılmasına karşıdır. Dini pratikler ve inançlar siyasete, hukuka ve eğitime müdahele etmedikleri sürece birey,  istediği dini pratiği ve inancı  bireysel hayatında yaşamak konusunda özgürdür.

Sekülarizm, siyaset, hukuk, eğitim ve idare alanlarında hurafeleri, inançları ve mitolojileri esas almaz. Devletin, siyasetin ve hukukun insan aklına, tecrübesine ve bilgisine dayanması gerekmektedir. Sekülarizm, insan hayatını aslında hurafelerden, yanılgılardan ve yanılsamalardan özgürleştiren bir yaklaşımdır.

İnsanların umutlarını, acılarını, ideallerini ve arzularını din yoluyla kontrol etmek isteyen otoriteler, insanların kendilerine itaat etmesini sağlamak için dini araç olarak olarak kullanabilmektedirler. Siyaset, ticaret ve hukuk alanlarında dinin araçsallaştırılmaması için yönetimde dinin hiçbir şekilde esas alınmaması gerekmektedir. Siyasetin, devletin ve toplumun kaosa sürüklenmemesi için inancın ve maneviyatın, bireyin özel alanında ve iç dünyasında yaşanması gerekmektedir.

Din ve vicdan özgürlüğünün tek temeli, sekülarizmdir. Hiçbir din, din ve vicdan özgürlüğünün temeli ve çerçevesi değildir. Sekülarizm, din özgürlüğü kadar dinden özgürleşmeyi de kapsamaktadır. Otoriter ve teokratik dinler, dinden özgürleşmeye izin vermemektedirler. Din özgürlüğü kavramı, dini bir kavram değildir. Din ve vicdan özgürlüğü, seküler bir kavramdır. Sekülarizm, din ve vicdan özgürlüğüyle bir dini değil, bireyin istediği inancı tercih etmesini ve uygulamasını savunmaktadır. Sekülarizmde asıl olan din değil, bireydir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.