Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
Köşe Yazarı
Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
 

Üstü Kaymaklı Şam Tatlısı İkram Tabağında!

İçi humus ile sıvanmış pita ekmeğindeki dönerden sonra iyi gider elbet. Üstüne de bir buzlu gül şerbeti, arkasından şöyle bir nargile eşliğinde az şekerli orta kahve ile de günü şenlendirdiniz mi, geriye süslü ve güzel hayallere dalarak kestirmek kalır. Tabii bunları Arap’ın yüzünü görmeye niyetli olanlar yapar. Acaba bizde gidip Şam’da bir dükkan mı açsak acaba! Hani bir “Burada Şam tatlısı, Şam çeliği ile kesilmektedir” dedik mi, aç kesenin ağzını gayrı (nasıl güzel proje değil mi)!... Neyse, Şam tatlısıydı, şerbetti, bilmem neydi derken, işin içerisine revani ve kebabı da katmadan şöyle bir sadede gelelim: Türkiye'nin sahadaki aktörlerle birlikte sıkıştırmasıyla PYD, silahlı bir otonomi gücüne kısa vadede kavuşamayacak gibi görünüyor. Nedir o kısa vade? O kısa vade, HTŞ'nin şeriat ilan edip, içte azınlık kalan Alevileri yönetime katamaması, giderek kendi içinde keskinleşmesi (elinde Şam çeliğinden yapılan araçlar da yok, İsrail bunları üç günde yok etti), sertleşmesi ve Hamasvari bir yapıyla da giderek patlatılacak bir baruta dönüşmesi. Eee! Ateş de zaten yanında... GÜMMM! Yani bir kıvılcımın yangın çıkarması için bütün birikintiler yığılmış olacak. Ancak, Türkiye açısından tehlike şurada: Ne Alevi Araplar, ne Sünni Araplar ne de İsrail-Arap savaşının etkileri Türkiye’ye taşınmamalıdır. Suriye’deki demografik yapının değişimi ve çatışmaların Türkiye’ye sıçraması, hem sınır güvenliğini hem de iç barışı tehdit eder. Alevi ya da Sünni nüfusun Türkiye’ye yönlendirilmesi, bölgede dengeleri daha da karmaşık hale getirir. Beyler! Tatlı su levreği haline getirdiğiniz balığa şimdi olta ve yem mi beğendiriyorsunuz! Öte yandan, ABD ve dostumuz yakışıklı ihtiyar delikanlı Trump, PYD’yi yıllarca silahlandırmışken, şimdi HTŞ desteğimizle PYD’yi silahsızlandıracak! Bu ironiyi görmezden gelemeyiz. PYD’nin farklı üniformalarla varlığını sürdürmesine izin verilmemelidir. PYD, HTŞ içinde veya dışında ne şekilde olursa olsun etkinlik göstermemelidir. Efendiler! Yanı başınızda: 1. HTŞ'nin Hamasvari bir yapıya dönüşmesine izin vermeyeceksiniz. Silah denetimi Türkiye’de olacak, garantör de biz olacağız. Şeriat üzerinden bir birlik kurmak mümkün değildir. 2. PYD'nin, HTŞ’nin içinde üniforma değiştirerek saklanması engellenecektir. Aksi takdirde, PYD fırsatını bulur bulmaz eski kimliğine döner ve varlığını sürdürür. 3. İsrail-Arap savaşı üzerinden şekillenen çatışmaları ve modası geçmiş yönetim biçimlerini Türkiye’ye taşımaktan kaçınılmalıdır. Durum budur. Türkiye sağlam ve bütün durmalı; Suriye’nin sorunları Türkiye’ye taşınmamalıdır.
Ekleme Tarihi: 18 Aralık 2024 - Çarşamba

Üstü Kaymaklı Şam Tatlısı İkram Tabağında!

İçi humus ile sıvanmış pita ekmeğindeki dönerden sonra iyi gider elbet. Üstüne de bir buzlu gül şerbeti, arkasından şöyle bir nargile eşliğinde az şekerli orta kahve ile de günü şenlendirdiniz mi, geriye süslü ve güzel hayallere dalarak kestirmek kalır.

Tabii bunları Arap’ın yüzünü görmeye niyetli olanlar yapar. Acaba bizde gidip Şam’da bir dükkan mı açsak acaba! Hani bir “Burada Şam tatlısı, Şam çeliği ile kesilmektedir” dedik mi, aç kesenin ağzını gayrı (nasıl güzel proje değil mi)!...

Neyse, Şam tatlısıydı, şerbetti, bilmem neydi derken, işin içerisine revani ve kebabı da katmadan şöyle bir sadede gelelim:

Türkiye'nin sahadaki aktörlerle birlikte sıkıştırmasıyla PYD, silahlı bir otonomi gücüne kısa vadede kavuşamayacak gibi görünüyor. Nedir o kısa vade?

O kısa vade, HTŞ'nin şeriat ilan edip, içte azınlık kalan Alevileri yönetime katamaması, giderek kendi içinde keskinleşmesi (elinde Şam çeliğinden yapılan araçlar da yok, İsrail bunları üç günde yok etti), sertleşmesi ve Hamasvari bir yapıyla da giderek patlatılacak bir baruta dönüşmesi. Eee! Ateş de zaten yanında... GÜMMM!

Yani bir kıvılcımın yangın çıkarması için bütün birikintiler yığılmış olacak.

Ancak, Türkiye açısından tehlike şurada:

Ne Alevi Araplar, ne Sünni Araplar ne de İsrail-Arap savaşının etkileri Türkiye’ye taşınmamalıdır. Suriye’deki demografik yapının değişimi ve çatışmaların Türkiye’ye sıçraması, hem sınır güvenliğini hem de iç barışı tehdit eder. Alevi ya da Sünni nüfusun Türkiye’ye yönlendirilmesi, bölgede dengeleri daha da karmaşık hale getirir.

Beyler! Tatlı su levreği haline getirdiğiniz balığa şimdi olta ve yem mi beğendiriyorsunuz!

Öte yandan, ABD ve dostumuz yakışıklı ihtiyar delikanlı Trump, PYD’yi yıllarca silahlandırmışken, şimdi HTŞ desteğimizle PYD’yi silahsızlandıracak! Bu ironiyi görmezden gelemeyiz. PYD’nin farklı üniformalarla varlığını sürdürmesine izin verilmemelidir. PYD, HTŞ içinde veya dışında ne şekilde olursa olsun etkinlik göstermemelidir.

Efendiler! Yanı başınızda:

1. HTŞ'nin Hamasvari bir yapıya dönüşmesine izin vermeyeceksiniz. Silah denetimi Türkiye’de olacak, garantör de biz olacağız. Şeriat üzerinden bir birlik kurmak mümkün değildir.

2. PYD'nin, HTŞ’nin içinde üniforma değiştirerek saklanması engellenecektir. Aksi takdirde, PYD fırsatını bulur bulmaz eski kimliğine döner ve varlığını sürdürür.

3. İsrail-Arap savaşı üzerinden şekillenen çatışmaları ve modası geçmiş yönetim biçimlerini Türkiye’ye taşımaktan

kaçınılmalıdır.

Durum budur. Türkiye sağlam ve bütün durmalı; Suriye’nin sorunları Türkiye’ye taşınmamalıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.