Dünyamız, sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarla çalkalanıyor. Bu çalkantı çoğu
yerde, kitlesel savaşlara dönüşecek biçimde gelişiyor ve Türkiye’yi de sonu belli
olmayan bir maceraya sürüklüyor. Başta düzensiz ve artık kontrolü mümkün
olmayan sığınmacı sorunu ülkemizin kamu düzenini tehdit eder duruma gelmiştir.
Kısmen paylaştığımız Arap coğrafyasındaki kanlı karmaşada, Avrasya ve Avrupa
bloklaşmasının getirdiği uluslararası gerginlik ve krizlerde tarafımız ve yerimiz belli
değildir. Ülkemizi bağlayan sorunlar, bugünkü yönetimin, hergün değişen tanımı zor
bir diplomasi anlayışıyla üstesinden gelemeyeceği boyutlara ulaşmıştır.
Ülkemiz, enflasyonun, pahalılığın, işsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin neden
olduğu yoksulluk ve açlık içinde kıvranan, uzun kuyruklarda ucuz gıdaya erişmeye
çalışan hüzünlü, mutsuz insanların ülkesi haline geldi.
Geleceğinden endişeli binlerce nitelikli genç insanımız kendisine yeni ve güvenli bir
çalışma ortamı bulmak için yurtdışına göç ediyor.
Halkımız, dışarıda ve içeride günden güne artan ve hayatı çekilmez hale getiren
sorunların çözümü için iktidardan ümidini kesmiştir. Yerel seçimler ve ümitsizlerin
oluşturduğu kararsız kitlenin artışı bunu onaylamıştır.
Çözüm ana muhalefet partisi CHP’dir.
Ancak Cumhurbaşkanlığı adayının kim olacağı sorusu, etkili muhalefeti engelleyen
zaman ve güç kaybıdır. Ayrıca, yapay gündemlerle toplumun gerçek gündemini
unutturmaya çalışan iktidarın ekmeğine yağ sürmektedir.
Bu kritik dönemde, özellikle bazı belediyelerde partimizi hedef haline getiren akraba
kayırmalarından (nepotizm) kesinlikle kaçınmak gerekir. İktidar adaylığımızı
güçlendirmek için şeffaf, dürüst, halkın refahı için çalışan ve hesap verebilen
belediyecilkte kararlılıkla yürümek gerekir.
Partimiz CHP, yüz yılın olgunluğuyla, siyasi deneyim ve hafızasıyla, sosyal devlet
anlayışıyla tüm bu sorunların üstesinden gelecek güçte olduğunu sosyal
belediyecilik uygulamalarıyla ispat etmiştir.
Bu yükseliş ivmesinin devam etmesi, iktidar adayı partimiz ve daha önemlisi
ülkemizin geleceği için hayati önem taşımaktadır.
Bu bağlamda Partimizin tüm kurullarına, delegelere, üyelerimize, beklenti ve
konumlarına bakılmaksızın tarihi bir görev ve sorumluluk yüklenmiştir. Bu
sorumluluğun gereği ancak tüm parti organlarının güç ve irade birliği içinde
yürütülebilir.
Erdal Tekin
Avrupa Uzmanı / Siyasal İletişimci
Köln - Almanya