Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
 

ÖZGÜR BİR MANEVİYATA DOĞRU

Maneviyat, insan ve doğa üstü olarak kurgulanan hiçbir otoriteye, güce ve yapıya köle olmak değildir. İnsan hayatının amacı, hiç kimseye köle olmak değildir. Maneviyat, insanın kendini bütün boyutlarıyla geliştirerek ve gerçekleştirerek dolu dolu bir hayat yaşamasıdır. İnsanın kendini gerçekleştirmesi, manevi, psikolojik ve tecrübi süreçleri kapsamaktadır. Özgür bir maneviyat, sekülerdir. Seküler olmak, katı materyalizm demek değildir. Seküler olmak, insanın psikolojik, duygusal, bilişsel, vicdani, ahlaki, felsefi, sanatsal, bilimsel, sosyal, siyasal ve kültürel dünyasının ve tecrübesinin bütün doğmalardan, hurafelerden, inançlardan, kaynaklardan, kişilerden, kurumsallıklardan özgürleştirilmesi demektir. Seküler olmak, her bireye kendi manevi dünyasını kendisi yaşaması ve oluşturması imkânı tanımakta ve sınırsız geniş bir alan açmaktadır. Maneviyat, insanın dışında   yüce otoriteler ve kaynaklar adına oluşturulamaz. Maneviyat, insanın dışında değil, içinde başlayan ve gelişen bir tecrübedir. Kutsal olduğu iddia edilen otoriteler adına ortaya konan emirler, yasaklar, ritüeller ve kurallar maneviyat ve ahlak oluşturmamaktadır. İnsan hayatını bütünüyle kontrol etmek ve yönetmek için kurallar ve  yasaklar koyan doğmatizmlerde ve teokrasilerde, maneviyat ve ahlak yoktur. Özgür bir maneviyat tecrübesi, insanı nesne olarak görmemektedir. Doğmatik dinler, yapılar ve kurumlar, bireyi kendi kendilerine itaat etmek zorunda kalan ve emirlerini harfiyen uygulamak zorunda olan akılsız, ruhsuz, bilgisiz, seçimsiz, iradesiz nesneler olarak görmektedirler. Özgür ve seküler bir maneviyat, insanı, nesne olarak değil, özne olarak konumlandırmaktadır. Özgür ve seküler maneviyat, insanı, maneviyatıyla, hayatıyla ve kendisiyle ilgili bütün konularda kararlar veren, tercihlerde bulunan, aklını kullanan, bilgi ve birikim sahibi, yaşama iradesi ortaya koyan özne ve aktör olarak görmektedir. Özgür ve seküler maneviyat, bireyin dışarıdan hiçbir otoritenin ve yapının emirlerine maruz kalmamasını ve   hiçbir gücün boyunduruğuna ve kontrolüne girmemesini esas almaktadır. Dışarıdan güçlerin ve yapıların emirlerine maruz kalmak ve onların kontrolüne girmek, maneviyata, felsefeye, sanata, ahlaka ve birey olmaya veda etmek anlamını taşımaktadır. Özgür ve seküler maneviyatın başında, ortasında ve her aşamasında ruh vardır. Birey, dışarıdan kendisine empoze edilen inançlar, doğmalar, ritüeller, kurumlar ve kaynaklar yerine, bir bütün olarak kendine, yani ruhuna odaklaşmalıdır. Maneviyat, başkalarının hikayelerinde, mitolojilerinde, hayatlarında, kitaplarında gerçekleşmez.  İnsan, aklını başkalarının hikayelerini, kıssalarını, kaynaklarını ve kitaplarını verimsiz ve sonu gelmez bir şekilde yorumlamakla harcamamalıdır ve tüketmemelidir. Birey, akıl ve zekasını kendi ruhunu geliştirmek ve olgunlaştırmak için aktif olarak kullanmalıdır. Akıl, ruhta sürekli aktif bir şekilde işbaşında olmalıdır. Aklın faaliyet göstermediği bir ruh, kuraklaşmış ve kısırlaşmış bir çöldür. Maneviyat, bireyin  ancak kendi ruhunda ve bilincinde geliştirebileceği ve gerçekleştirebileceği bir tecrübedir. Yaşama coşkusunun, enerjisinin, tutkusunun ve aklının merkezi, ruhtur. Dış dünyada olan yoz ve yabancılaştırıcı servetlerden, şehvetlerden, siyasetlerden, menfaatlerden, tarikatlardan, cemaatlerden, devletlerden tamamen dikkatimizi alıkoyarak ruhumuzda neler yapıp yapmayacağımıza dikkatlerimizi ve enerjimizi odaklamaya ihtiyaç vardır. Ruhumuz, her zaman hazır, uyanık ve ayakta olmalıdır. Hazır, uyanık ve ayakta bir ruh sayesinde bilgiyi, öğrenmeyi, üretmeyi, merhameti, hazzı, aşkı, yaratıcılığı, barışı tecrübe edebiliriz. Maneviyat, insanın kendi ruhunda kendisini ve doğayı tecrübe etmesidir. Maneviyat, katı bir kimlik, doğma ve kültür değildir. Birey, kendi ruhunda kendisini ve doğayı tecrübe etmesi ışığında elde ettiği veriler ve vardığı sonuçlar ışığında sürekli olarak kendini yenilemek için çaba göstermelidir. Maneviyat, içe kapanmamak, katılaşmamak ve kısırlaşmamaktır. Maneviyat, onurlanmak, özgürleşmek ve olgunlaşmaktır.
Ekleme Tarihi: 15 Ekim 2024 - Salı

ÖZGÜR BİR MANEVİYATA DOĞRU

Maneviyat, insan ve doğa üstü olarak kurgulanan hiçbir otoriteye, güce ve yapıya köle olmak değildir. İnsan hayatının amacı, hiç kimseye köle olmak değildir. Maneviyat, insanın kendini bütün boyutlarıyla geliştirerek ve gerçekleştirerek dolu dolu bir hayat yaşamasıdır. İnsanın kendini gerçekleştirmesi, manevi, psikolojik ve tecrübi süreçleri kapsamaktadır.

Özgür bir maneviyat, sekülerdir. Seküler olmak, katı materyalizm demek değildir. Seküler olmak, insanın psikolojik, duygusal, bilişsel, vicdani, ahlaki, felsefi, sanatsal, bilimsel, sosyal, siyasal ve kültürel dünyasının ve tecrübesinin bütün doğmalardan, hurafelerden, inançlardan, kaynaklardan, kişilerden, kurumsallıklardan özgürleştirilmesi demektir. Seküler olmak, her bireye kendi manevi dünyasını kendisi yaşaması ve oluşturması imkânı tanımakta ve sınırsız geniş bir alan açmaktadır.

Maneviyat, insanın dışında   yüce otoriteler ve kaynaklar adına oluşturulamaz. Maneviyat, insanın dışında değil, içinde başlayan ve gelişen bir tecrübedir. Kutsal olduğu iddia edilen otoriteler adına ortaya konan emirler, yasaklar, ritüeller ve kurallar maneviyat ve ahlak oluşturmamaktadır. İnsan hayatını bütünüyle kontrol etmek ve yönetmek için kurallar ve  yasaklar koyan doğmatizmlerde ve teokrasilerde, maneviyat ve ahlak yoktur.

Özgür bir maneviyat tecrübesi, insanı nesne olarak görmemektedir. Doğmatik dinler, yapılar ve kurumlar, bireyi kendi kendilerine itaat etmek zorunda kalan ve emirlerini harfiyen uygulamak zorunda olan akılsız, ruhsuz, bilgisiz, seçimsiz, iradesiz nesneler olarak görmektedirler. Özgür ve seküler bir maneviyat, insanı, nesne olarak değil, özne olarak konumlandırmaktadır. Özgür ve seküler maneviyat, insanı, maneviyatıyla, hayatıyla ve kendisiyle ilgili bütün konularda kararlar veren, tercihlerde bulunan, aklını kullanan, bilgi ve birikim sahibi, yaşama iradesi ortaya koyan özne ve aktör olarak görmektedir. Özgür ve seküler maneviyat, bireyin dışarıdan hiçbir otoritenin ve yapının emirlerine maruz kalmamasını ve   hiçbir gücün boyunduruğuna ve kontrolüne girmemesini esas almaktadır. Dışarıdan güçlerin ve yapıların emirlerine maruz kalmak ve onların kontrolüne girmek, maneviyata, felsefeye, sanata, ahlaka ve birey olmaya veda etmek anlamını taşımaktadır.

Özgür ve seküler maneviyatın başında, ortasında ve her aşamasında ruh vardır. Birey, dışarıdan kendisine empoze edilen inançlar, doğmalar, ritüeller, kurumlar ve kaynaklar yerine, bir bütün olarak kendine, yani ruhuna odaklaşmalıdır. Maneviyat, başkalarının hikayelerinde, mitolojilerinde, hayatlarında, kitaplarında gerçekleşmez.  İnsan, aklını başkalarının hikayelerini, kıssalarını, kaynaklarını ve kitaplarını verimsiz ve sonu gelmez bir şekilde yorumlamakla harcamamalıdır ve tüketmemelidir. Birey, akıl ve zekasını kendi ruhunu geliştirmek ve olgunlaştırmak için aktif olarak kullanmalıdır. Akıl, ruhta sürekli aktif bir şekilde işbaşında olmalıdır. Aklın faaliyet göstermediği bir ruh, kuraklaşmış ve kısırlaşmış bir çöldür. Maneviyat, bireyin  ancak kendi ruhunda ve bilincinde geliştirebileceği ve gerçekleştirebileceği bir tecrübedir.

Yaşama coşkusunun, enerjisinin, tutkusunun ve aklının merkezi, ruhtur. Dış dünyada olan yoz ve yabancılaştırıcı servetlerden, şehvetlerden, siyasetlerden, menfaatlerden, tarikatlardan, cemaatlerden, devletlerden tamamen dikkatimizi alıkoyarak ruhumuzda neler yapıp yapmayacağımıza dikkatlerimizi ve enerjimizi odaklamaya ihtiyaç vardır. Ruhumuz, her zaman hazır, uyanık ve ayakta olmalıdır. Hazır, uyanık ve ayakta bir ruh sayesinde bilgiyi, öğrenmeyi, üretmeyi, merhameti, hazzı, aşkı, yaratıcılığı, barışı tecrübe edebiliriz.

Maneviyat, insanın kendi ruhunda kendisini ve doğayı tecrübe etmesidir. Maneviyat, katı bir kimlik, doğma ve kültür değildir. Birey, kendi ruhunda kendisini ve doğayı tecrübe etmesi ışığında elde ettiği veriler ve vardığı sonuçlar ışığında sürekli olarak kendini yenilemek için çaba göstermelidir. Maneviyat, içe kapanmamak, katılaşmamak ve kısırlaşmamaktır. Maneviyat, onurlanmak, özgürleşmek ve olgunlaşmaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.