İnsan, hayatını özgürce yaşamak yerine, çoğu zaman hayatını yüzyıllar önce oluşturulmuş doğmalara, kalıplara, kimliklere, kanunlara, tarikatlara, mezheplere, kültlere, barbarlıklara, kültürlere hapseder. Gericilik, geçmişe tapmaktır. Hayat, geriye doğru değil, geleceğe doğru gider. Hayatı, geçmişe mahkûm eden her şey, gericiliktir. Geçmişte inşa edilen kalıplara, kurallara ve kaynaklara körü körüne tapmak ve onları taklit etmek, gericiliktir. Gericilik zihniyetine teslim olmuş insan, kendisiyle, doğayla ve insanlıkla sahici, samimi, özgür ve özgün ilişkiler kuramaz. Gericilik, insanın bütün hayatını insanın dışında ve üstünde kurgulanan kurallara ve düzenlemelere mahkûm eder. Gericilik, insan hayatından özgürlüğü atar. Özgürlüğü yok eden gericilik, aşkın hukuk muamelesi yaptığı verimsiz, gereksiz ve baskıcı kurallara ve düzenlemelere insanı köle eder.
Gericilik, bireyi ve toplumları sürekli olarak eskinin hikayelerine, kişiliklerine, kalıplarına ve kaynaklarına mahkûm etmektedir. Gericilik, yüzyıllar öncesinde yaşanılan kişilikleri taklit ederek insanın kendi kişiliğini yaşama imkanını ve özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadır. Başkalarının başka kişiliklerine köle olma, teslim olma ve taklit etme, gericilik zihniyetinin temel doğmasıdır. Gericilik, insana, hayata, doğaya ve akla düşman olmaktır. Gericilik, bireyi, hep ideal, mükemmel ve hatasız görülen kişiliklerin ve kaynakların tiranlığı altına sokar. Kendi kişiliğini oluşturması için bireyin, hayatını kendi duygularına, düşlerine, aklına, bilgisine ve birikimine göre özgürce yaşamasına gerici zihniyet izin vermez. Gericilik, bireyin tercih özgürlüğünü ve aklını kullanma hakkını tamamen etkisizleştirmektedir. Gerici zihniyet, bireysellikten, tercihten ve akıldan nefret etmektedir, çünkü gericiliğin hüküm sürdüğü yerde bireysellik, tercih ve akıl adına hiçbir şey yoktur.
Gericilik, bireye hep öncekilerin köhnemiş masallarını, kurgularını, kalıblarını ve klişelerini dayatmaktadır. Eski yaşam tarzlarına, kimliklerine ve kaynaklarına dönmeyi öze dönüş olarak dayatan gericilik, bireyin elinden hayatını şu an yaşama imkanından mahrum etmekte, insanı çaresiz, umutsuz ve etkisiz bir varlık haline getirmektedir. Çarenin, umudun ve çözümün bireyin bizzat kendisinde olduğu gerçeğini karartan gericilik, bireye çözümün ve çıkışın insanın ötesinde, üstünde ve dışında var olduğu vehmedilen sahte kurgularda olduğu yalanını mutlak hakikat olarak empoze etmektedir.
İlerici insani hayat, bireyin hayatı, kendisinde yeni benlik olarak yaşamasıdır. İnsanüstü, dışı ve ötesi kurguları tanımak, insanı tanımak değildir. Birey, kendisini, insanlığı ve doğayı tanımalıdır. Doğayı tanıyan, kendisini tanır. Doğa, bireyin kafasında ve kalbinde birlikte vardır. Birey, kendisini ve doğayı tanıdıkça değişmekte ve gelişmektedir. Birey, kendisini ve doğayı bilimle, felsefeyle, sanatla tanıdıkça karanlıklar aydınlanmakta, hurafeler buharlaşmakta, yalanlar ortadan kalkmaktadır.
Gerici zihniyetin aksine ilerici insani yaşam yaklaşımı, bireyin kendini şekillendirmesini ve bilmesini esas almaktadır. İnsanın dışında ve üstünde bireyi bilen ve şekillendiren hiçbir şey yoktur. Bireyi özgürleştirecek ve diriltecek tek şey, bireyin sürekli olarak yeni bir benlik olarak yaşama mücadelesi içinde olmasıdır. Birey, kendi tecrübe ettiği ve gördüğü yeni benliği sürekli olarak görmeli ve idrak etmelidir.
Olgun ve gelişmiş insan, akılla, bilgiyle, duyguyla ve duyarlılıkla sürekli olarak eskiyen, eskiten, işlemeyen ve işlevsizleşen yaşam tarzlarını, kurallarını, kanunlarını, inançlarını, doğmalarını değiştirendir. Kendisine değişmeyen kutsal kanunlar ve kurallar koyan ve onların içine hayatını hapseden kişi, gerici zihniyete ruhunu ve aklını teslim etmiştir. Tam, eksiksiz ve mükemmel olduğu sanılan geçmişin sözleri, kaynakları ve kişilikleri ışığında tüm hayatı belirleme iddiası, aslında tüm hayatı yok etmek isteyen gerici zihniyetin ifadesidir. Gericilik zihniyetinde yaşamanın değerleri liyakat, hürriyet, ehliyet ve eşitlik değildir. Gericiliğin değerleri keyfilik, kayırmacılık, torpil, kabilecilik, nepotizm, kölelik ve ayırımcılıktır.
Yalandan ve yanılsamadan başka bir şey olmayan sahte doğruluk, değişmezlik, yanılmazlık ve aşkınlık üzerine hayatını inşa eden, aslında hayatını çok değersiz ve geçersiz bir temel üzerine inşa etmiştir. Özgürlüğe doğru sürekli hareket içinde olmak yerine sahte ve çürük inançlara, kurallara, kanunlara, yollara, güçlere ve kaynaklara hapsolarak kerameti kendinden menkul bir doğruluk yanılsamasıyla yaşamak, aslında köleliğe batmaktır. Gericilik, esarettir, cehalettir, sefalettir. Gelişmek ise özgürlüktür, aydınlanmaktır, akıllanmaktır, refah içinde olmaktır. Gericilik, özgürlüğü yaşamak yerine köleliğe batmaktır. Özgürce yaşamak için çaba ve emek sarf etmeden gericilik zihniyeti tehdidinin üzerinden gelmek mümkün değildir.