“24 Ocak” ekonomi ve siyasal tarihimizde toplum belleğinde etki ve izlerini sürdüren gündür. 24 Ocak 1980, Süleyman Demirel Hükümeti ile, Uluslararası Para Fonu (UPF, IMF) ve Dünya Bankası (DB, WB) tarafından önerilen “Ekonomik Kararlılık Programı”nın uygulamaya konulduğu; Siyasal Tarihimiz açısından ise, etkisini sürdüren bir cinayeti, Araştırıcı Gazeteciliğin başat kişisi olan Uğur Mumcu’nun,1993’de yaşamdan kopartıldığı gündür.
24 Ocak Kararlarının üzerinden 45 yıl geçti. Uğur Mumcu’nun yaşamdan kopartılmasının üzerinden ise,32 yıl geçti. 1994’den bu yana, ülkemizde yaşanan siyasal cinayet kurbanlarını anmak amaçlı olarak “24 – 31 Ocak günlerinde” Adalet ve Demokrasi Haftası Etkinlikleri düzenlenmektedir. Etkinlik,24 Ocak’ta Sevgili Mumcu ile başlayıp,1990’nın 31 Ocak’ında öldürülen Sevgili Prof. Dr. Muammer Aksoy’un anılarak yaşatılması ile tamamlanmaktadır. Laik, Demokratik Cumhuriyetimiz ve Sosyal Hukuk Devletimiz uğruna yaşamdan kopartılan değerlerimizi saygı ile anıyorum.
Bu haftaki yazımın konusu, 14 Ocak 2025 günü birden fazla kuruluşun ortaklaşa düzenledikleri ve benim de bir bildiri sunduğum “2025 Yılı Bütçesi ve Ekonomik Beklentiler“ başlıklı oturumda değerlendirme konusu yaptığım konuşma oluşturmaktadır. Gazetemiz, bu etkinliği, 15 Ocak’ta okuyucularımıza ulaştırmıştı...
Sıradan yurttaşı yakan en yaşamsal sorun, kendi ekonomisidir. Yaşamını nasıl sürdürecek, geçimini ne yoldan sağlayacaktır? Devlet adlı örgüt, yurttaşlarının “mutlu yaşama hakkını”, uygulayacağı ekonomi politikası ile belirleyecek etkileyecek ve yönlendirecektir.
Türkiye Ekonomisi, iki dünya paylaşım savaşı arasını bir yana bırakırsak, “İkinci Dünya Paylaşım Savaşı” sonrasında, katıştığı “Yeni Dünya Düzenleri” nin yarattığı kriz ve bunalımların baskısını yaşamıştır. Konumuz,24 Ocak 1980 de uygulamaya konulan ve etkisi sürdüren “Ekonomik Kararlılık Programı” olduğundan, 1980 öncesini bir yana bırakacağım.
1980’li yıllar, 1970’li yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasal krizlerle başlamıştır. 12 Mart 1971 de Demirel Hükümeti’ne son veren “Askeri Muhtıra “ ile başlamış, “Partiler Üstü Hükümetler”,1973’e seçimlerine kadar sürmüş, 1961 Anayasasında önemli değişiklikler yapılmış, Hükümetler, birbiri ardından yıkılmış ve kurulmuştur. 1970’li yıllarda on yıl içinde 12 Hükümet (32-43üncü) kurulmuş ve yıkılmıştır. Bu siyasal karmaşa döneminde, ekonomik kararlılıktan söz etmenin olanaksızlığı ortadadır.
Bu nedenle Türkiye Ekonomisi 1980’e, ağır bir siyasal ve ekonomik krizle girmiştir. 1978-1979 ‘da alınan kararlılık önlemlerinin yetersiz kalması sonucu, 24 Ocak 1980’de Demirel Hükümeti (43.Hükümet), yeni bir EKONOMİK KARARLILIK PROGRAMINI uygulamaya koymuştur. Liberalizmle birlikte uygulanan Ortodoks bir kararlılık programı olan ve ekonomide yeni bir dönemin başlangıcı kabul edilen politika değişiklikleri ile, yalnızca var olan ekonomik durumun düzeltilmesi değil, uzun bir zamandır uygulanmakta olan ekonomik politikalardan ayrılara piyasa ekonomisine geçiş amaçlanmıştır.
Uygulamaya konulan programda yer alan serbest piyasa ekonomisi ve kararlılık paketleri, Türkiye için yabancılık yaşamasına neden olabilecek ilk uygulama değildir. Serbest piyasa uygulamaları aşına kadar uzanmaktadır.24 Ocak 1980 Programı, 1958 ve 1970’li kararların bir bileşkesi olmanın ötesinde, 1978 ve 1979 Kararlılık Programlarından ayrık değildir. Gerçekte de UPF/IMF ile DB/WB, başvuru yapan ülkelere standart olarak uygulanan önlemleri içermektedir. (Sürecek)