Bir önceki yazımızda söz edilen projelerin diğer ikisi, “İleri X-Işınları Astrofizik Cihazı” AXAF ve “Kızılötesi Uzay teleskop Cihazı” SIRTF dir. Sonradan AXAF’ın adı bir yarışma ile değiştirilmiş ve meşhur Hintli astronom Subrahmanyan Chandrasekhar’ın onuruna Chandra X-ışını Gözlemevi olmuştur. Chandra, 23 Temmuz 1999’da fırlatılmış ve halen görevine devam etmektedir. 1600’lü yıllarda Galileo’nun ilk teleskobu kadar devrim yaratmıştır.
Evrendeki x-ışını (Röntgen ışınları) yayan kaynaklar gözlenmiş ve bu cisimlerin tabiatlarının anlaşılmasına yardımcı olmuştur. 25 Ağustos 2003’te yörüngeye yerleştirilen SIRTF’nin adı da benzer şekilde değiştirilmiş ve meşhur fizikçi Lyman Spitzer’in onuruna “Spitzer Uzay Teleskobu” olarak bilinmektedir. Bu teleskobun özelliği, Yer merkezli değil, güneş merkezli bir yörüngeye yerleştirilmiş olmasıdır. Bir gezegen gibi güneş etrafında dolanmaktadır. STRF, kızılötesi teleskobu önceli IRAS’a (25 Ocak 1983) göre 10 000 kez daha duyarlı bir cihaz olup oldukça soğuk ve uzak cisimleri görmeye planlanmıştır.
Ülkemiz de bu yarışa bir şekilde katılmış ve uzayın derinliklerinde çok sönük cisimleri gözleyebilecek, ayna çapı 4 metre olan kızılötesi bir teleskop Erzurum-Palandöken dağları 3170 m irtifada kurulmuş ve gözlem hizmeti vermek için gün saymaktadır.
Diğer yandan Çin’in de uzay programını güçlendirdiğini ve uzay yarışına katıldığını görüyoruz. Bu çerçevede 2013’te Ay yüzeyini incelemek üzere bir uydu fırlatmıştır. Ayın yüzeyinde mineral ve metal kaynaklarını inceleyecektir. Özellikle titanyum ve uranyum gibi nadir elementler hedeflenmektedir.
Mars gezegenine gönderilen Meraklı (Curiosity), 8 aylık ve 570 milyon km’ lik bir yolculuktan sonra Ağustos 2012 de Mars yüzeyine iniş yaptı. Gönderdiği bilgilere göre Mars’ta yaşam olduğuna dair kuvvetli kanıtların olduğu anlaşılmaktadır. 21. Yüz yılın en önemli olayı belki de Mars’a insanlı uzay uçuşu olacaktır. Ülkeler Aya bayrak dikmek yerine Mars‘a bayrak dikmekten söz etmektedir.
Tüm evreni gözleyecek başka bir uydu gözlemevi de Rus-Alman ortaklığı ile üretilen “Spekrum Röntgen Gama” (SRG) uydusudur. Tüm evrendeki olası x-ışını kaynaklarını gözleyecek ve onlara ilişkin optik kaynaklar çalışılacaktır. X-ışını gözlemelerine, Rus-Türk ortak işbirliği ile Antalya Saklıkent’te, 2500 metrede kurulu (TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi- TUG) 150 cm ayna çaplı optik teleskopla yer desteği verilmesi, dönemin başkan yardımcısı ile beraber, 23 Aralık 2013 tarihinde katıldığımız bir toplantıda TÜBİTAK ve Rusya arasında, Moskova’da imzalanan bir anlaşma ile karara bağlanmıştır. SRG uydusu, Baykonur Uzay üssünden fırlatılmış; 13 Temmuz 2019 günü yörüngeye yerleştirilmiştir. Halen faal bir uydudur. Türkiye’de dolaylı da olsa bu yarış ve keşiflere dahil olmuştur.
Görüldüğü gibi, insanlık uzayı kolonileştirme yolunda büyük adımlarla ilerlemektedir. 1-10 Ağustos 2014 tarihlerinde Moskova’da yapılan COSPAR ( Committee on Space Research- Uluslararası Uzay Araştırmaları Komitesi) toplantısı esnasında güneş civarından geçen bir kuyruklu yıldıza, 10 yıl önce fırlatılan ve güneş etrafında bir yörüngeye yerleştirilerek söz konusu kuyruklu yıldızla 10 yıl sonra buluşmuş olan uzay aracının inişini canlı olarak izleme şansımız oldu. Bunun önemi; ilk kez bir kuyruklu yıldızdan doğrudan bilgi almak ve güneş sisteminin ilk zamanlarına ait bilgileri içeren bu cisimlerden yeni şeyler öğrenmek ve kuramsal bilgilerimizi teyit etmektir.
Tarih içindeki yolculuğa devam edersek, Hubble teleskobunun ardılı olarak planlanan ve 2021 yılında, dünyadan uzaklığı bir buçuk milyon km olan bir yörüngeye yerleştirilen James Webb Uzay teleskobudur. Aydan dört kat gibi bir uzaklıktaki bir yörüngeden söz ediyoruz. Daha gelişmiş, daha büyük aynaya sahip (6,5 metre çaplı ve altın kaplamalı) ve evrenin başlangıcına yakın derinliğe kadar görebilecek bir teleskoptur (13.5 milyar ışık yılı uzaklık). Kızılötesi astronomiye yönelik hazırlanmış ve uzayın derinliklerindeki çok sönük cisimleri görebilecek ve dünya benzeri gezegenlerin keşfinde önemli gözlemler ve keşifler yapacaktır.
Bu gelişmelerden, Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” sözünün ne denli ileri bir görüşü ifade ettiğini daha iyi anlıyoruz.
Bir sonraki yazımızda başka gelişmelerden söz etmek üzere sağlıklı okumalar dilerim