Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
Köşe Yazarı
Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
 

Türkiye'nin Birliği ve Demokrasi: Milli Mücadele ve Gelecek Perspektifi

Türk milletinin tarihinde, büyük bir direniş ve fedakarlıkla kazanılan Kurtuluş Savaşı, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda kültürel bir uyanış ve ulusal kimlik kazanımının sembolüdür. Ancak bugün, o zaferin üzerinden yıllar geçtikçe, ülkemizin birliği ve Cumhuriyet değerlerinin korunması noktasında önemli tehditlerle karşı karşıyayız. Son yıllarda, ülkemizin bölünmesi adına, bazı çıkar gruplarının ve dış güçlerin çeşitli sinsi hamleleri gözlemlenmektedir. Bu gruplar, teröristlere yönelik af talepleriyle ve bölücü çağrılarla, Türk milletinin birliğini zayıflatmayı hedeflemektedirler. Özellikle Kandil'deki teröristler ve onlara destek veren dış yapılar, geçmişteki Sevr ve Mondros gibi anlaşmaların ruhunu yeniden yaşatmak için çeşitli yöntemler geliştirmektedir. Bugün, bu tür girişimlerin, ülkemizi büyük devletlerin yemine dönüştürme amacı taşıdığı açıkça ortadadır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Mirası ve Cumhuriyet'in Temelleri Türk milletinin kaderini değiştiren Kurtuluş Savaşı'nın lideri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu topraklarda birliği ve bağımsızlığı simgeleyen Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet, halkın iradesinin egemenliğini esas alarak, milletin kendi kaderini belirleme hakkını tanımıştır. Bu, bir halkın ve devletin onurlu bir şekilde var olabilmesi için atılması gereken en önemli adımdır. Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki büyük zaferler, sadece askeri başarılarla sınırlı değildi. Atatürk, Türk milletine bağımsızlık ve özgürlük yolunda, uluslararası alanda saygı duyulan bir devlet kurmayı başarmıştır. Bu Cumhuriyet, temelden birliğe dayalıdır ve bu birliği sürdürmek, bugün de milletimizin en büyük görevidir. Dış Güçler ve Türkiye'nin Birliği: Sevr ve Mondros'un Yeniden Hayata Geçirilmesi Çabası Dış güçlerin, Türkiye'nin bölünmesini hedefleyen girişimleri, geçmişte Sevr ve Mondros anlaşmalarında somutlaşmıştı. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kazanılan zafer ve Lozan Antlaşması ile bu bölünme çabaları sona erdirildi. Bugün, aynı emperyalist güçlerin benzer planlarla Türkiye'yi hedef alması, sadece tarihi bir tekerrür değil, aynı zamanda modern zamanların en büyük tehditlerinden biridir. Şu anki bölücü hareketler, terörist grupların ve onların destekçilerini içeriyor. Kandil'deki unsurlar, hem Türk milletini bölmeyi hem de devletin egemenliğini zayıflatmayı hedeflemektedir. Ancak bu, Türk milletinin birliği, Cumhuriyet'in temel değerleri ve Atatürk'ün mirasıyla engellenebilir. Milli Birlik ve Demokrasi: Etnik ve Mezhebi Ayrımların Aşılarak Bireysel Hakların Güçlendirilmesi Demokrasinin gelişmesi, etnik ve mezhebi ayrımların körüklenmesiyle değil, bireysel özgürlüklerin ve düşünce özgürlüğünün güçlendirilmesiyle mümkündür. Demokrasi, toplumun farklı kesimlerinin birbirine saygı duymasını, ortak bir paydada buluşmalarını ve adaletin eşit şekilde uygulanmasını gerektirir. Türkiye’de demokrasiyi geliştirmek isteyenler, bu hedefe ancak toplumun her kesimine eşit haklar vererek, bireysel özgürlükleri pekiştirerek ulaşabilirler. Bu süreçte, milletin birliği ve beraberliği, demokrasinin gelişmesinin temel taşıdır. Türk milletinin, bağımsızlık mücadelesi veren ve bu topraklarda özgürce yaşayan bir halk olarak, hiçbir dış güce boyun eğmeden kendi yolunda ilerlemesi gerektiği kesindir. Yalnızca bölünme ve ayrılık çabaları bu yolu tıkayabilir. Ancak bir arada ve güçlü bir şekilde, Atatürk’ün belirlediği yolda ilerlenerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği güvence altına alınabilir. Sonuç: Türk Milleti ve Cumhuriyet'in Geleceği Türk milletinin geleceği, Kurtuluş Savaşı'nın kahramanları ve Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasıyla şekillenecektir. Bugün, milletimizin tüm fertleri olarak yapmamız gereken en önemli şey, birliği korumak ve dış müdahalelere karşı dimdik durmaktır. Yalnızca birlik içinde güçlenebiliriz ve bu gücün kaynağı da milletin tek vücut olmasıdır. Günümüzde Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehditlere karşı en sağlam savunma, halkımızın bilinçli ve uyanık olması, demokrasiye olan inancını yitirmemesi ve Cumhuriyet'in kazanımlarını sahiplenmesidir. Bölünmek yerine birleşmek, geçmişten ders alarak, geleceğe umutla bakmak, Türk milletinin en büyük zaferidir.
Ekleme Tarihi: 11 February 2025 - Tuesday

Türkiye'nin Birliği ve Demokrasi: Milli Mücadele ve Gelecek Perspektifi

Türk milletinin tarihinde, büyük bir direniş ve fedakarlıkla kazanılan Kurtuluş Savaşı, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda kültürel bir uyanış ve ulusal kimlik kazanımının sembolüdür. Ancak bugün, o zaferin üzerinden yıllar geçtikçe, ülkemizin birliği ve Cumhuriyet değerlerinin korunması noktasında önemli tehditlerle karşı karşıyayız.

Son yıllarda, ülkemizin bölünmesi adına, bazı çıkar gruplarının ve dış güçlerin çeşitli sinsi hamleleri gözlemlenmektedir. Bu gruplar, teröristlere yönelik af talepleriyle ve bölücü çağrılarla, Türk milletinin birliğini zayıflatmayı hedeflemektedirler. Özellikle Kandil'deki teröristler ve onlara destek veren dış yapılar, geçmişteki Sevr ve Mondros gibi anlaşmaların ruhunu yeniden yaşatmak için çeşitli yöntemler geliştirmektedir. Bugün, bu tür girişimlerin, ülkemizi büyük devletlerin yemine dönüştürme amacı taşıdığı açıkça ortadadır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Mirası ve Cumhuriyet'in Temelleri

Türk milletinin kaderini değiştiren Kurtuluş Savaşı'nın lideri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu topraklarda birliği ve bağımsızlığı simgeleyen Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet, halkın iradesinin egemenliğini esas alarak, milletin kendi kaderini belirleme hakkını tanımıştır. Bu, bir halkın ve devletin onurlu bir şekilde var olabilmesi için atılması gereken en önemli adımdır.

Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki büyük zaferler, sadece askeri başarılarla sınırlı değildi. Atatürk, Türk milletine bağımsızlık ve özgürlük yolunda, uluslararası alanda saygı duyulan bir devlet kurmayı başarmıştır. Bu Cumhuriyet, temelden birliğe dayalıdır ve bu birliği sürdürmek, bugün de milletimizin en büyük görevidir.

Dış Güçler ve Türkiye'nin Birliği: Sevr ve Mondros'un Yeniden Hayata Geçirilmesi Çabası

Dış güçlerin, Türkiye'nin bölünmesini hedefleyen girişimleri, geçmişte Sevr ve Mondros anlaşmalarında somutlaşmıştı. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kazanılan zafer ve Lozan Antlaşması ile bu bölünme çabaları sona erdirildi. Bugün, aynı emperyalist güçlerin benzer planlarla Türkiye'yi hedef alması, sadece tarihi bir tekerrür değil, aynı zamanda modern zamanların en büyük tehditlerinden biridir.

Şu anki bölücü hareketler, terörist grupların ve onların destekçilerini içeriyor. Kandil'deki unsurlar, hem Türk milletini bölmeyi hem de devletin egemenliğini zayıflatmayı hedeflemektedir. Ancak bu, Türk milletinin birliği, Cumhuriyet'in temel değerleri ve Atatürk'ün mirasıyla engellenebilir.

Milli Birlik ve Demokrasi: Etnik ve Mezhebi Ayrımların Aşılarak Bireysel Hakların Güçlendirilmesi

Demokrasinin gelişmesi, etnik ve mezhebi ayrımların körüklenmesiyle değil, bireysel özgürlüklerin ve düşünce özgürlüğünün güçlendirilmesiyle mümkündür. Demokrasi, toplumun farklı kesimlerinin birbirine saygı duymasını, ortak bir paydada buluşmalarını ve adaletin eşit şekilde uygulanmasını gerektirir. Türkiye’de demokrasiyi geliştirmek isteyenler, bu hedefe ancak toplumun her kesimine eşit haklar vererek, bireysel özgürlükleri pekiştirerek ulaşabilirler.

Bu süreçte, milletin birliği ve beraberliği, demokrasinin gelişmesinin temel taşıdır. Türk milletinin, bağımsızlık mücadelesi veren ve bu topraklarda özgürce yaşayan bir halk olarak, hiçbir dış güce boyun eğmeden kendi yolunda ilerlemesi gerektiği kesindir. Yalnızca bölünme ve ayrılık çabaları bu yolu tıkayabilir. Ancak bir arada ve güçlü bir şekilde, Atatürk’ün belirlediği yolda ilerlenerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği güvence altına alınabilir.

Sonuç: Türk Milleti ve Cumhuriyet'in Geleceği

Türk milletinin geleceği, Kurtuluş Savaşı'nın kahramanları ve Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasıyla şekillenecektir. Bugün, milletimizin tüm fertleri olarak yapmamız gereken en önemli şey, birliği korumak ve dış müdahalelere karşı dimdik durmaktır. Yalnızca birlik içinde güçlenebiliriz ve bu gücün kaynağı da milletin tek vücut olmasıdır.

Günümüzde Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehditlere karşı en sağlam savunma, halkımızın bilinçli ve uyanık olması, demokrasiye olan inancını yitirmemesi ve Cumhuriyet'in kazanımlarını sahiplenmesidir. Bölünmek yerine birleşmek, geçmişten ders alarak, geleceğe umutla bakmak, Türk milletinin en büyük zaferidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.