Biz bu sözün öznesini adalet diye bilirdik. Sözü Atatürk’e yakıştıranlar olsa da araştırmacılar Hz. Ömer’e ait olduğu noktasında birleşiyor. Mülk de bugünlerde kupon arazi, rezidans, imara tahvil tarım arazisiyle karıştırılıyor ama o da devlet demek aslında.
Temelinde adalet olmayan devlet çürük bina misali önünde sonunda devrilir. Bazen depremle olur bu, bazen damperli bir kamyonun yoldan geçmesi yeter, kimi zaman hafif bir rüzgar. Ama mutlaka yıkılır.
Adaletten girmişken ön adı adalet olan parti var bir de. 21 yıl önce adalet dağıtacağı, bizi kalkındıracağı iddiasıyla siyaset sahnesine çıkan, çıktığı gibi muktedir olan, sonraları bizi adalet ve kalkınmışlık seviyelerinde ayrı ayrı küme düşüren parti. Bir 5 yıl daha versek ülkeyi şahlandıracağına dair ikna olmamızı bekleyen parti.
Sosyal medyada bu aralar sıkça denk geldiğim bir soru şöyle; son 21 yıla dair asla unutmam affetmem dediğiniz ne var? Her seferinde onlarca olay, konu çağrışım yapıyor zihnime ve “aptal yerine konmak” diye özetliyorum. Onar, yüzer, biner, on biner öldük mesela sizi koruyamadık demediler de şehit oldunuz dediler. Vatan hizmetinde şehit olanlara, gazilere bile hakkını ödeyememişken dediler bunu. SMA lı çocukları mutlak ölümden kurtaran ilaç bulundu, parayı batık kredilere akıtmayı tercih edip, bağışlarımızla iyileşen çocuklara baka baka dur bakalım o kadar da emin değiliz, bir şey deniyoruz deyiverdiler. Pandemide kendi bakanlığına kendi şirketinden dezenfektan satan bakan gördük de yedirmeyiz şeklinde ve reis bakanına sahip çıkıyor şiarıyla alkış beklediler. Dün hocanın efendisiydi, ertesi gün terör örgütü lideri oldu, yağan rant ve kadro yağmurunda birlikte ıslandıklarını unutuverelim istediler. Savaşan ülkelerin enflasyon değerleri 8, 10 gezinirken bizdeki (resmi) enflasyon bu değerlerin 5 katı iken mazeret diye bu ülkelerin savaşına hatta on yıl önceki gezi olaylarına sığındılar yahu. Ekmeden ürün çıkan tarlalarımız var bizim, dağ bayır ot toplayıp karnını doyurabildiğin bir ülke burası. OECD ülkeleri arasında gıda enflasyonu eksilere düşerken aynı ölçekte rekorlar kırıyoruz, Dünya hali deyip inanmamızı bekliyorlar ki inanılmaz. Diploması vakıftan, ergen kızlar oğullar kadrolara, koltuklara, çifter maaşlara üşüştü, liyakatli olduklarına ikna olmamız bekleniyor. He canım he, o makam çekmecelerine tıkıştırdığınız, lüks jeeplerde burnunuza çektiğiniz şey de pudra şekeriydi zaten. Çıldırırsın.
Ben çok mu aptal görünüyorum diye sorduran konular. Dertleştiğim bir arkadaş kişiselleştirme demişti bir ara. Nasıl kişisel almam ki? Kaçarak kurtulamayacağım şekilde yazılı, sözlü, görsel her yandan üzerime boca edilen yalanlar bunlar. İnanmıyorum dersem vatan haini, terörist, ahmak, şerefsiz falan oluyorum bir de üzerine. Kişisel almayayım, kitlelere söyleniyor bu yalanlar. Çok mu aptal görünüyoruz arkadaşlar? Toplayıp nüfusa bölünce zekayı, aptal mıyız yahu sahiden? Cahiliz…
Cehalet mülkün temeli. Bu iktidarın can simidi. Al eline bir seccade salla babam salla, olmadı her cuma bir Bakara makara. Eğitim yalnız mektepte olur sanan yanılır. Düzenli Ahaber izleyen biri bildiğini unutur, aylar içinde IQ seviyesinde ciddi bir düşüş olur iddia ediyorum. Tarihin kendisiyle zerre ilgisi olmayan tarihi diziler de aynı etkiyi yapar, inanmayan denesin.
Güya zorunlu eğitimi güya uzaktan eğitime çeviren, köy okullarından başlayıp artık üniversiteleri bile kapalı tutmaya varan cahilleştirme adımları boşuna atılmadı. Yüzümüze baka baka “eğitim seviyesi arttıkça bize oy verenler azalıyor” demediler mi? Daha ne desinler? Sonraki aşama Ay’a dört şeritli yol yaptıklarına inanmak, vallahi onu da dediler.
Adalet mülkün temeli idiyse de, AKP döneminde cehalelet AKP lilerin mülklerinin teminatı oldu. Yine kazanırız, ilk turda olmazsa ikinci turda kesin be abi şeklinde bu özgüven, mamule güvenmekten. İmal ettiğine dayanmaktır bu. Dünyayı elindeki telefondan da olsa takip ederek, yahu bunlar genç ise, bunların aldığı eğitimse, çalıştığı iş, kazandığı paraysa biz ne yaşıyoruz oğlum diyen bir kuşak var ona deli oluyorlar. Bir de CEHAPE iktidarında ekmek karneyle dağıtılıyordu, cenazemiz rehin kaldı, Kuran okumak yasaktı gibi yalanları yemeyen, 80 yıldır CHP iktadarı görmeyen 50+ yaş bir grup var oraya kafaları takılıyor işte. Uykuları kaçıyor.
Bazı seçimler hakikaten zeka testi gibi. Yalnız doğuştan gelen şey değil zeka, en parıldayanı ver erkenden yatılı Kuran Kursuna, merak etmeyi, şüphe etmeyi günah diye bellet, bulaşık süngeri olarak geri al. Milyon Euroluk mercedesinden inerek fetva veren Diyanetinin başkanı fakirlere çok özeniyorum, cennetin en üst makamı onların deyiverdi mi şükür diye bağırırsın.
Güldür Güldür’ün acı acı güldüren skeciyle bitireyim. Lozanın 2023 de süresi biten gizli maddelerine inananlar gibi türlü cahili toplayan bir halk kahramanı var, o cahil paketlerken fonda tıngırdıyor müzik “cahille sohbeti kestim trınırınım”. Ey bir şekilde kendini örgütlü cehaletten korumuş arkadaşım. Cahille sohbet vaktidir. Sen doldurmazsan boşlukları, sen anlatmazsan gerçekleri cehalet birilerinin mülkünün temeli, garantisi, teminatı olacak. Çekin bir derin nefes, ya sabır diyerek buyrun sohbete…
Cansel GÜVEN
10 Nisan 2023