“Hiçbir şey, ıstıraplı zamanlarda, mazînin mutlu günlerini yâd etmek kadar acı verici olamaz...”
Diyor, Dante...
Şu 22 yılı dengesi bozulan bir zeminde yaşamaya çalışırken, ıstırapla geçirdik.
Çok değil, bir 10 yıl öncesinin bile derin özlemi içindeyiz.
Yıllarca öylesine korku iklimi yaratıldı, bu korkularla insanlık teslim edildi ki, bugün; siyasal, hukuksal, sosyal ve toplumsal çöküntülerin en büyük nedeni oldu.
Oysa; yine Dante’nin dediği gibi.
“İnsan yalnızca başkalarına zarar verecek şeylerden korkmalı; bunun dışında korkuya yer olmamalı.”
Ve sonunda;
“Yaşam yolumuzun ortasında
karanlık bir ormanda buldum kendimi,
çünkü doğru yol yitmişti.”
Dediği gibi, tutulur doğrunun kalmadığı, karanlıkla kapatılmış yer de bulduk kendimizi.
“Boşlukta asılı kalmıştım sanki, evetlerle hayırlar çarpışıyordu beynimde.” Cümlesi içinde;
Ne çıkabiliyoruz bu karanlıktan ne de çıkmak için çabalıyoruz. Evet-Hayır ikilem durağında takılıyız.
Çünkü korkuyoruz. Hani, dedik ya. Yaratılan korku iklimi, öylesine ağır ki.
“Dünyada erdemin zerresi kalmadı, kötülükler sardı her yeri,” diyerek tamamlayan Dante gibi,
Kötülüğün her yanımızı sardığı bu yerde yaşamayı başaramıyoruz.
Hani diyor ya;
“Ey buradan içeri girenler, her türlü ümidi geride bırakın". Cehennem ümidin olmadığı yerdir. Hiçbir ümidin kalmaması, hayatta cehennemi yaşamaya denktir.”
Artık, ümidin kalmadığı duraktayız…
Ama her şeye rağmen;
“Cenneti ve cehennemi arıyordum, dünyanın ve sonsuzluğun ötesinde. Görkemli bir ses yankılandı göklerde: “Ne arıyorsun? Cennet de sendedir, cehennem de!” Diyerek, salıkta vermişti.
Evet, Cennette, cehennem de yaşadığımız yerde
“Sen, sana düşeni yapmadıktan sonra, başkalarının yapacağı iyilikten sanane?” Derken haksız mı?
Politikalar, sistemler, iktisatlar her şey senin seçimlerinle.
O zaman, bunca kötülüğün arasında oturup birilerinden iyilik beklemek niye?
Özcesi; bir şeyi değiştirmek senin elinde.
Üreten sensin. Eğer tüketilen sensen, dur diyecek de sensin.
Adaletin sallandığı, yoksulluğun insanlığı ezdiği, yeniden çatışmalı ortamların ateşlendiği bir dönemde, yoruldun artık, kurtarıcı bekleme.
Dante’nin de dediği gibi.
“Büyük olur küçük kıvılcımın alevi…”
Halk olduğunu hatırla, köy tepkini. Çünkü; unutma, cenneti ya da cehennemi yaşamak tercihlerinle, yine senin elinde.