31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerden ikinci parti olarak çıkan AKP, taktik değiştirerek yumuşama politikası izlemeye başladı. Ancak görünen o ki bu yumuşama, AKP için sadece bir geçiş dönemi taktiğidir. 22 yıldır her türlü sertliğe, şiddete başvuran; hukuk tanımayarak demokrasiden ayrılan, hukuksuz yargılamalara onay veren, kumpaslara çanak tutan, özgürlükleri kısıtlayan, demokratik ve laik cumhuriyetimizle sorunu olan AKP’nin birden bire yumuşamaya yönelmesi toplumu aldatmamalıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin 30 Temmuz 2008 tarihinde verdiği karara göre, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu belgelenen AKP, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylamasında mühürsüz oylarla demokratik parlamenter sistemimizi değiştirmiştir. Sahtekârlık yaparak, “atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek tek adamlığa giden AKP’yi iyi tanımak gerekir.
AKP ve CHP genel başkanlarının 2 Mayıs günü buluşması iki genel başkan tarafından büyük memnuniyetle değerlendirilmektedir. Çeşitli medya grupları ise artık kutuplaşmanın sona ereceğinden söz etmektedir. Tayyip Erdoğan buluşmayı “siyasetin ihtiyacı olan yumuşama sürecinin başlangıcı” olarak yorumlarken, Özgür Özel de “Türkiye’de demokrasi açısından bir kilometre taşı” diye nitelendirdi.
Yaşanan son 22 yılı yani AKP iktidarını unutanlar ya da bilmeyenler için karşılıklı söylenen bu sözler inandırıcı olabilir. Ancak AKP iktidarının yaptıkları, ülkemize verdiği zararlar ve insanlarımıza yaptıklarını bilenler için bu sözlerin anlamı yoktur.
Tayyip Erdoğan; “Özgür Bey’e ilk fırsatta böyle bir ziyaretin karşılığını yapacağımı söyledim. Türkiye’nin, Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. Ve ilk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek Türkiye’de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum. Bu adımı da atacağız” demiştir. Yerel seçimlerde AKP ikinci parti olunca, Türk siyasetinin yumuşamaya ihtiyacı olduğunu söylemek inandırıcı değildir. Türk siyasetini özellikle ve bilerek kutuplaştıran, toplumun yarısını terörist ilan eden Tayyip Erdoğan, siyaseti sertleştirmiştir.
Tayyip Erdoğan, öncelikle ekonomideki kötü gidişe karşı gündem değiştirmek istemektedir. Sonrasında ise yeni ve sivil anayasa yapımına karşı CHP’nin etkili bir cephe oluşturmasını engellemek düşüncesindedir. Böylece CHP’yi yeni ve sivil anayasa yapımı sürecinde yumuşatarak, istediğini almak için planlar yapmaktadır.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meksika ve Küba ziyaretleri sonrasında yurda dönerken, 11 Mayıs 2024 tarihinde uçakta gazetecilere şunları söylemiştir: “TBMM, anayasa yapma iradesine de, gücüne de, yetkisine de sahiptir. Bu süreci kimsenin zehirlemesine müsaade edilmemesi lazım. Bu süreç, ciddi bir şekilde parlamenterler arasında, siyasi iradeyle olacak bir şeydir. Siyasi iradenin temsilcileri, konularını gündeme getirirler ve tartışırlar.”
Seçilen bu TBMM’nin yeni bir anayasa yapmak için yetkisi yoktur ama zaten hukuku dinlemeyen AKP iktidarı için bu sorun değildir. AKP 265, MHP 50, DEM Parti 57 ve CHP’nin seçtirdiği 39 milletvekiliyle, TBMM’de 411 milletvekili yeni ve sivil anayasa için evet oyu verecektir. Üstelik diğer küçük partilerden, İYİ Parti ve CHP’den de evet oyu verenler olabilir.
Yapay olarak yaratılan yumuşama sürecine aldanmamak gerekir. Ana muhalefet, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar güç birliği yaparak ülkemizi karanlığa ve bölünmeye götürecek yeni ve sivil anayasaya karşı örgütlenerek, bu süreci durdurmak için ellerinden gelen demokratik eylemleri yapmak zorundadır. Unutmayalım, başka Türkiye yok..
(*)Azim ve Karar, 13 Mayıs 2024