Eş seçiminin serbest olmadığı bir evlilik çeşididir akraba evliliği. Ülkemizde evli çiftlerin yaklaşık olarak üçte birinin birbiriyle akraba oldukları görülmüştür. (%29, 2) akraba olan eşlerin %80’i kardeş çocuklarıdır. Özellikle erkek kardeş çocuklarının birbiriyle evlendikleri görülmektedir. Genellikle bu tür evlilikler inançlarımıza, örf adetlerimize, toplumsal sorunlarla bağlantı kurarak mirasın bölünmemesi, yetim kalan çocukların sahiplenilmesi, birbirlerini iyi tanıyor olmaları, maddi ve manevi güç üstünlüğü kurmak için yapılan evliliklerdir.
Bu evlilikler, toplumumuzun açıkta kanayan bir yarasıdır. Böylesi evliliklerde bozuk genlerin çocuklara geçmesi sebebiyle işitsel, görsel, bedensel bozukluklarla beraber kalp hastalığı, zekâ geriliği, kan bozukluğu, şeker hastalığı da ortaya çıkmaya başlıyor.
Akraba evlilikleri eğitim düzeyi düşük olan Arap ülkeleri, Güney Hindistan, Senegal, Kamerun, Mısır gibi ülkelerde %35 ila 40’lar da seyrederken, bu oran Japonya’da %6’dır. Çeşitli ülkelerde ve ülkemizde akraba evliliği yapan ünlülerde mevcuttur.
ABD’li şarkıcı Jerry Lee Lewis, ABD başkanı Franklin D. Roosevelt, Alman fizikçi Albert Einstein, İngiliz doğa tarihçisi Charles Darwin. İş adamı Sakıp Sabancı, Politikacı Kemal Kılıçdaroğlu, THM sanatçısı Ceylan Avcı vs.
Akraba evliliğinin dostu olan, DMD hastalığı bu tür vakaların en acımasız en zalim hastalığıdır. Genelde erkek çocuklarda 3 ile 5 yaşları arasında başlayan ilerleyici kas yıkımı olarak bilinen amansız bu hastalık 7 ile 12 yaşlarında tekerlekli sandalyeye mahkûm eder 17 ile 20 yaşları arasında da ya solunum yetmezliği ya da kalbe yenik düşerek hayata veda ederler.
Mustafa Nar ve Halise Cansu da dayı teyze çocuklarıdır. Birbirleri ile evlendirirler. Bu evlilikten 3 tane nur topu gibi erkek çocukları olur. Ortanca çocuk olan sevgili, Semih Barış Nar’da aynı atadan gelen, aralarında kan bağı bulunan akraba evliliğinin bir kurbanıdır. Böylesi bir yanlış politika sonucu dünyaya gelen sevgili Nar 9 yaşına kadar koşar güler oynar okuluna gider. 9 yaşında başlayan kas erimesi başlama sonucu yavaş yavaş bedensel işlevini yerine getiremez.
Doktorların 17 yaşına kadar ömür biçtiği sevgili Nar, ailenin iyi bakması sonucu şu an 21 yaşında evde kolsuz kanatsız yatıyor. İlaçsız, tedavisiz, sahipsiz hastalar olarak bilinen bu hastalarımızın, hastalıkları esnasında hayatlarını kolaylaştıracak onlara ait bir hastaneleri yok.
Öksürük, oksijen, Bipap maskeleri yok. Bu alet edevatlarının ancak bir kısmını karşılayan devletimiz geri kalan katkı payını aileden bekliyor. Bütün ailenin üzerine titrediği sevgili Nar’ın hayatını kolaylaştıracak bu aletlerin temini için, gece ve gündüzün büyük bir bölümünü çalışarak geçiren baba Mustafa Nar ve bütün gününün tamamını oğluna adayan anne Halise Nar oğlunu kucakta taşımaktan bel fıtığı ameliyatı olur. Şu an tüm aile bireylerinin duadan başka ellerinden bir şey gelmiyor gelemiyor.
Elleri kolları bağlı o korkunç anı korku içinde bekliyorlar. “Allah dilerse zehirden şifa dikenden gül halk eder.” Ya Rabbim bu hastalarımıza şifa ver bu hastalığın kaynağını kurut, ıslah eyle.
Not: Yukarıda bahsi geçen Barış Semih Nar evladımız, ebediyete göçenler arasındadır.
Semih Barış Nar
Ne gün görüp nede bir defa gülmüş
Tarifsiz yorgunsun Semih Barış Nar
Kaderin kendinden önce mi gelmiş
Dünyaya dargınsın Semih Barı, Nar
Daha dokuz yaşın yoklar var eden
Erimiş kemik kas küçülmüş beden
Coşkun nehir gibi çağlarken neden
Çaresiz durgunsun Semih Barış Nar
Tebessüm buz keser yüreğin kordur
Bakışlar hüzündür yanaklar nurdur
Nefes almak kolay yaşamak zordur
Bu yüzden argınsın Semih Barış Nar
Yoksul kula yaşam zordan zor sakat
Doğduğu günden ne derman ne takat
Bir kez darbe yemiş kaç yüz bin tokat
Kırgınsın çok kırgın Semih Barış Nar
Altınel der; dostum yolumsun yolsun
Tomurcuk gül neden açmadan solsun
Kim ömrün çalmışsa Allah’ tan bulsun
Felekten vurgunsun Semih Barış Nar
Altınel (Şükrü Altınel)