Her canlının temel ihtiyacı olan güneşin, uzun süre tüketilmesi halinde, güneş ışınlarının deri katmanlarımıza geçirdiği ultraviyole ışını kırışıklıklara neden olma zararı dışında, enfeksiyonlara karşı savunma sistemimizi zayıflatır. Yaşlanmaya bağlı deri bozukluklarına ve kansere neden olur.
Nemli ve sıcak havalarda güneşte fazla kalmanın sonucu, halsizlik, bitkinlik yorgunluk, kas krampları ve bayılma gibi tehlikeleri de beraberinde getirir.
Yine temel ihtiyaçlarımızdan olan su, uzun süre bekletildiğinde sadece bayatlamakla kalmayıp, birbirinden tehlikeli onlarca hale dönüşür. Çünkü suyun içerisinde bulunan bakteri gibi zararlı canlılar üremeye başlar.
Sağlıklı koşullarda üretilmiş olsalar da doğru koşullarda saklanmama veya uzun süre bekletilme gibi nedenlerle, ambalajlarının içerisinde dahi sağlığımızı tehdit eder boyutlara ulaşarak, başta kanser olmak üzere pek çok ciddi sağlık sorununa neden olur.
Yine insanoğlunun olmazsa olmazı sır, içimizde uzun süre kaldıklarında, beynimizi kemiren bir kurt haline dönüşerek, onulmaz boyutlara ulaşıp, birtakım yıkımlara hatta cinayetlere kadar gidebilir.
Bir başka olmazsa olmazımız olan yönetimler de ise.
Hitler, Hideko Tojo, Mussolini, Pol Pot, Çavuşesku, Saddam gibi yönetici liderlerin örneklerinde gördüğümüz gibi, uzun süre iktidarda kalmasıyla ortaya çıkan zulüm ve gaddarlık dürtüsünden kaynaklı birer psikolojik hasta olup çıkarlar. Görev süreleri uzadıkça, yetkisini ve görevlerini kötüye kullanıp, kendisini dev aynasında görerek, kanunda yasada benim derken, halkı dil, din, ten, köken, bizden, sizden diye ayrıştıran, halkına eziyet etmekten yok saymaktan çekinmeyip, kendisini ilah ilan ederken, bir türlü öfkesini kontrol altına alamayan birer kişi olup çıkarlar.
Ben, yukarda vermiş olduğumuz örneklerin her birini birer Gympie Gympie’ye benzetiyorum.
Avusturya’nın yağmur ormanlarında ve Endonezya’nın bazı bölgelerinde yetişen, geniş oval veya kalp şeklinde ki yapraklarıyla, ısırgan otuna benzeyen, halk arasında intihar bitkisi olarak tabir edilen bu bitkiye, temas edildiğinde, aklını kaybedenlerde oldu, intihar edenlerde oldu.
Sıradan bir çalıyı andıran bitki, üzerindeki zehirli tüylerle temas edildiğinde hayatı cehenneme çevirebiliyor.
Bitkiye dokunulduğu an hem elektrik akımına kapılmış hem de kor ateşler içine atılmışsınız hissi veriyor.
Bitki üzerindeki trikom adı verilen zehirli tüyler cilde saplandığında aylar hatta yıllarca süren kabusa neden oluyor. Kurumuş yaprak ve dalları bile aynı kâbusları yaşatıyor. Bir asır önce koparılmış yaprakları hâlâ ölümcül etkilerini koruyor.
Bu bitkinin ahududuya benzeyen meyveleri, güzel ve iştah açıcıdır. Ama ne yazık ki bu güzellikler, bitkinin ölümcül tuzağının bir parçalarıdır. Meyveleri de yaprakları gibi zehirli iğnelerle kaplıdır.
İnsanlar için son derece tehlikeli olan bu bitki, bazı devirlerin koyunları gibi Avusturya’nın bazı hayvanları için hiçbir tehlike oluşturmaz. Pademelonlar ve kuşlar, gympie gympie’nin zehrine karşı tamamen bağışıklık kazanmışlar. Bu bitkinin yaprak ve meyvelerini güvenle yiyebiliyorlar. Ama, insanlar at ve köpekler gibi canlılar, bitkinin bu ölümcül etkilerinden kaçamıyorlar.
İçimizde, dışımızda uzun süre bekletilip, miadını dolduran her ne varsa Gympie Gympie’ye dönüşmeden bir an önce hem kendimizi hem halkımızı kurtarmalıyız.