Öcalan çözüm için yol haritası önerdi
Öcalan çözüm için yol haritası önerdi
Türkiye, yaklaşık 10 yıllık aranın ardından Kürt sorunu ve PKK’nın silahsızlanması için yeni bir “çözüm süreci”nin eşiğinde mi?
Cumartesi günü İmralı Adasında Abdullah Öcalan ile görüşen DEM Partili Sırrı Süreyya Önder ve Pervin buldan bu görüşmeye ilişkin bir bilgi notu açıkladı. Açıklanan notta Öcalan, çözüm için bir çeşit “yol haritası” öneriyor, Meclis’in devreye girmesini istiyordu.
Bu öneri, Türk siyasetinde alışılmadık bir sessizlikle karşılandı, bırakın çıkıp açıklama yapmayı, siyasetçiler sosyal medyadan bile bu konuda bir şey söylemedi. İktidar kanadında ne Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan ne de herhangi bir Ak Partiliden tek cümle çıktı. MHP’de bir kişi konuştu, o da “Genel Başkanımızın ne diyeceğini bekleyelim” dedi. CHP lideri Özgür Özel “Biz başından beri zemin Meclis’tir diyorduk” dedi, prensip olarak DEM Partililerin gelip bilgi vermesine karşı olmadığını söyledi. DEM Partisi ise öteki siyasi partilerden ranevu alıp görüşmenin diğer detaylarını aktaracak.
Yeni bir aşamaya mı geçildi?
Bu yıl 1 Ekimde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gün Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı bir inisiyatifle gelişen yeni bir süreç önemli bir aşamayı yıl bitmeden geçmiş görünüyor.
Bahçeli’nin çağrı ve talebinden sonra İmralı adasına giderek PKK’nın kurucusu ve lideri Abdullah Öcalan ile görüşen DEM Partili iki isim, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan bir yazılı açıklamayla Öcalan’ın mesajının bir bölümünü kamuoyuna duyurdu.
Yazılı açıklama aynen şöyle:
“İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile 28 Aralık 2024 tarihinde kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik. Kendisinin sağlığı iyi, morali oldukça yüksekti. Kürt Sorununa kalıcı çözüm bulmaya yönelik yaptığı değerlendirmeler hayati önemdeydi.
Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan son gelişmelerin değerlendirildiği görüşmede Sayın Öcalan, dayatılan karanlık gelecek senaryolarına karşı pozitif çözüm önerilerini sunmuştur.
Düşünceleri ve yaklaşımının genel çerçevesi aşağıdaki gibidir:
– Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.
– Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.
– Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.
– Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.
– Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.
– Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.
– Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.”
Yol haritası gibi
Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın yazılı açıklamasının önemli bölümü tırnak içinde olmasa da Abdullah Öcalan’ın mesajlarına ayrılmış.
Önder ve Buldan “genel çerçeve” diyerek aslında bir özet aktarım yapıyor, zaten mesajın içinde de var; daha fazlasını “devlet” ve “siyasi partilerle” paylaşacaklar.
“Devlet”in zaten bu görüşmeleri kayda aldığı hatırlanacak olursa onun Öcalan’ın görüşlerini duymak için DEM Parti’nin aracılığına ihtiyacı olmadığı da düşünülebilir.
Öcalan’ın mesajları belli bir “silsile-i meratip”le aktarılıyor. Buradan bu görüşlerin bir “yol haritası” gibi okunmasının istendiği de anlaşılıyor.
Önce bir zemin olarak TBMM öneriliyor, bütün siyasi partilerin bu zeminde buluşup konuşması isteniyor. Dış müdahalelerden kaçınmak için muhalefetin sürecin parçası olması gerektiği vurgulanıyor.
Öcalan “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” derken bu sürecin sonunda ortaya yeni bir model çıkmasına dair beklentisini dile getiriyor. ‘Gerekli katkıyı sunmak’tan kastı PKK’yı silahlı mücadeleyi bitirmeye çağırmak. Yani bunu yapmak için belirli bir plan ve model ortaya çıkmasını ve onun Devlet Bahçeli ile Tayyip Erdoğan’dan da destek görmesini istiyor.
Cumhur İttifakı aynı fikirde mi?
Ekim ayında Devlet Bahçeli’nin önce el sıkma jestiyle, ardından “Öcalan gelsin Meclis’te DEM Parti Grubunda konuşsun ve PKK’yı lağvettiğini açıklasın” sözleriyle başlayan bugünkü sürece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkça karşı çıkmadı, ama mesafeli durdu.
Son olarak Devlet Bahçeli, Öcalan’ın Meclis’e gelmesinden vazgeçmiş olacak ki, “O zaman tecrit bitsin, DEM Parti gidip Öcalan’la görüşsün” dedi. Bu görüşmenin izninin çıkması da haftalar aldı. Sonunda izin çıktı, DEM Parti’den Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan cumartesi günü İmralı adasına gidip Öcalan’la görüştü.
Bu görüşmenin ve sonuçlarının Cumhur İttifakı tarafından nasıl cevaplanacağı büyük merak konusu.
Öcalan, Erdoğan ve Bahçeli’nin istediğini söyledi mi?
Aslında gerek Devlet Bahçeli gerekse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Öcalan’dan beklentisi oldukça farklıydı, bu mesaj bir çeşit “süreç” başlatılmasını talep ediyor ve ancak o sürecin sonunda PKK’ya silah bırakma ve kendi kendini fesh etme çağrısı yapmayı vaat ediyor.
Türkiye’nin bir asırlık Kürt sorununun ve 40 yılı aşan süredir devam eden PKK terörünün bitip yerine siyasi mücadelenin gelmesinin yolu için top şimdilik iktidarın sahasında görünüyor. Muhalefetin tutumu ve DEM Parti’nin tutumu da burada belirleyici olacak.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.