Suriye’de mezhep savaşı provasına dünyadan ve Türkiye’den sert tepkiler
Suriye’de mezhep savaşı provasına dünyadan ve Türkiye’den sert tepkiler
Suriye’de üç gündür devam eden çatışmalar sona erdi ama hem ülke gergin hem de ortaya çıkan tablo vahim. Çatışmalar sırasında 745 Alevi kökenli sivil öldürüldü, evler yağmalandı. Yeni Suriye yönetimi soruşturma başlattı, BM Güvenlik Konseyi acil toplanıyor, Türkiye dahil dünyadan tepki yağıyor.
Suriye’de özellikle 6-7 Mart günleri bir iç çatılma bahanesi kısa sürede etnik temelli bir “pogrom”a dönüştü; bölgedeki görgü tanıklarının ifadesine göre başta Suriye’de halen elde silah durmakta olan yabancı savaşçılar olmak üzere bazı cihatçı gruplar iç karışıklığı fırsat bilip Akdeniz kıyısındaki kentlerde yaşayan Aleviler’e yönelik katliamlar ve yağmalar başlattı.
745 Alevi sivil öldürüldü
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), ülkenin devrik lideri Beşar Esad’ı destekleyen milislerle Heyet Tahrir Şam’a (HTŞ) bağlı güvenlik güçleri arasındaki son çatışmalarda 745 Alevi sivilin öldürüldüğünü söylüyor. Sivillerin çoğunun yakın mesafeden ateş açılması sonucu hayatını kaybettiği öne sürülüyor.
euronews Türkçe’de yer alan göre, Gözlemevi, HTŞ’ye bağlı 125 güvenlik gücü mensubunun yanı sıra Esad’ı destekleyen 148 militanın da çatışmalarda öldüğünü belirtti. Çatışmalarda toplam can kaybı 1000’i geçti.
Bu rakamlar henüz bağımsız gözlemciler tarafından teyit edilmedi.
Şara: Bağımsız soruşturma açtık
Mezhep savaşı provası niteliğindeki olayların sonrasında dünyadan da Türkiye’den de sert tepkiler geldi. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara, olaylar devam ederken güvenlik güçlerine “aşırılıklara ve ölçüsüz tepkiye izin verilmemesi” talimatı verdiği söylemişti. Dün de olaylarla ilgili bir bağımsız soruşturma başlattığını açıkladı.
Suriye Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Lazkiye’deki olayların tüm yönleriyle incelenmesi ve sorumluların belirlenmesi amacıyla yedi üyeden oluşan bağımsız bir komitenin görevlendirildiği belirtildi.
Bağımsız soruşturma komitesi, olayların çıkış nedenlerinin ve gelişim sürecinin araştırılması, sivillere yönelik ihlallerin soruşturulması ve sorumluların belirlenmesi, kamu kurumları, güvenlik güçleri ve orduya yönelik saldırıların incelenmesi için yetkilendirildi.
Komite, ayrıca gerektiğinde uzmanlardan destek alma yetkisine sahip olacak. Tüm devlet kurumlarının ise komiteyle tam işbirliği yapması zorunlu kılındı.
Soruşturma komitesinin, olaylara ilişkin kapsamlı raporunu 30 gün içinde tamamlayarak Suriye Cumhurbaşkanlığına sunması bekleniyor.
Sahil bölgesindekilerle doğrudan iletişim mekanizması
Bu arada, Suriye Cumhurbaşkanlığı, 6-7 Mart’ta devrik rejim unsurlarının saldırılarıyla başlayan çatışma ve sivillerle ilgili bazı olayların yaşandığı sahil bölgesindeki vatandaşlarla doğrudan iletişim mekanizması kurulduğunu duyurdu.
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, Akdeniz kıyısındaki Lazkiye ve Tartus illerini içine alan sahil bölgesindeki vatandaşlarla doğrudan iletişim sağlayacak yüksek komitenin kurulduğu bildirildi.
Buna göre, komite, sahil bölgesindeki halkla doğrudan iletişim kurarak onların görüşlerini dinleyecek; bölge halkına gerekli desteği sağlayarak güvenliklerinin ve istikrarlarının korunmasını temin edecek ve içinde bulunan “hassas dönemde” ulusal birliği güçlendirmek için çalışmalar yürütecek.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara da konuyla ilgili video mesajında, komitenin sivil barışı korumakla görevli olacağını belirtti.
Devrik Beşşar Esed rejimi kalıntılarının ve onların arkasında duran dış güçlerin, Suriye’yi bölerek ülkenin birlik ve istikrarını yok etmeyi amaçladığını dile getiren Şara, Suriye’nin iç savaşa sürüklenmeye çalışıldığı konusunda uyarıda bulundu.
Şara, rejim kalıntılarının “kendilerini bir an önce hukuka teslim etmekten başka şansı olmadığının” altını çizerek, ülkenin iç işlerine müdahale etmeye veya nifak yaymaya yönelik her türlü çağrıyı suç saydıklarını vurguladı.
BM olağanüstü toplanıyor
ABD ve Rusya, Suriye’de başta Alevilerin çoğunlukta olduğu Lazkiye kenti olmak üzere günlerdir devam eden ve yüzlerce sivilin katledildiği saldırılar nedeniyle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı. Toplantıda bir karar alınması beklenmiyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Suriye’nin kuzeybatısında sivillerin öldürülmesine ‘derhal’ son verilmesi çağrısı yaptı.
Türk’ün BM adına yazılı çağrısında “Suriye’nin kuzeybatısındaki kıyı bölgelerinde sivillerin öldürülmesine derhal son verilmeli” .
Açıklama şöyle:
“Eski hükümet unsurları ve diğer yerel silahlı kişilerin başlattığı bildirilen bir dizi koordineli saldırının ardından, aralarında kadın, çocuk ve savaşçıların da olduğu insanların öldürüldüğüne dair son derece rahatsız edici haberler alıyoruz. Kimliği belirsiz faillerin, geçici yönetimin güvenlik güçlerinin ve eski hükümetle bağlantılı unsurların mezhep temelli yargısız infazlar yaptığına dair raporlar mevcut.
Geçici yönetimin hukuka saygı çerçevesindeki açıklamalarını, Suriyelileri korumak, ihlalle suiistimalleri önlemek ve hesap verebilirlik için tedbir almak yönündeki eylemler izlemelidir.
Tüm cinayetlerle ihlaller hızlı, şeffaf ve tarafsız bir şekilde soruşturulmalı. Uluslararası hukuk norm ve standartları doğrultusunda sorumlulardan hesap sorulmalı. Sivilleri terörize eden gruplar da hesap vermeli.
Bu olaylar ve nefret söyleminin hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ortamda sürekli artması, adalet ve hesap verebilirliğin merkezde olduğu, ulusal düzeyde sahiplenilecek kapsayıcı bir geçiş dönemine duyulan acil ihtiyacı bir kez daha göstermektedir.”
ABD’den sert tepki
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “ABD, son günlerde Suriye’nin batısında insanları katleden, aralarında yabancı cihatçıların da bulunduğu radikal İslamcı teröristleri kınıyor, hayatını kaybedenlere ve ailelerine başsağlığı diliyor” denildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan, Suriye’de yaşanan saldırılarla ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada, “ABD, son günlerde Suriye’nin batısında insanları katleden, aralarında yabancı cihatçıların da bulunduğu radikal İslamcı teröristleri kınıyor, hayatını kaybedenlere ve ailelerine başsağlığı diliyor. ABD, Suriye’nin etnik azınlıkları olan Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar ve Kürtlerin yanında duruyor. Suriye’nin geçici yöneticileri, Suriye’nin azınlık topluluklarına yönelik bu katliamların faillerini sorumlu tutmalıdır” ifadeleri yer aldı.
Almanya da kınadı
Almanya, Suriye’nin Tartus, Lazkiye ve Humus bölgelerinde gerçekleşen şiddet olaylarını kınadı. Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Suriye’nin Tartus, Lazkiye ve Humus bölgelerindeki şiddet olaylarını kınıyoruz” ifadesi kullanıldı.
Sivillerin ve tutukluların öldüğüne dair haberlerin şok edici olduğu belirtilen açıklamada, Suriye hükümetinin saldırıları önleme, olayları soruşturma ve sorumluları adalete teslim etme sorumluluğu taşıdığı vurgulandı.
Tüm tarafların şiddete son vermeye çağrıldığı açıklamada, “On yıllardır süren Esad terör rejiminin ardından toplumsal barış ancak bu şekilde tesis edilebilir ve Suriye’nin sürdürülebilir barış ve istikrara kavuşması için çok önemli olan kapsayıcı bir siyasi sürece doğru adım atılabilir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada, ülkenin geleceğinin etnik kökenleri, dinleri ya da cinsiyetleri ne olursa olsun, istikrarı bozmaya yönelik her türlü yabancı girişimden uzak bir şekilde tüm Suriyelilerin elinde olması gerektiği kaydedildi.
AB’den Lazkiye olaylarına ilişkin açıklama
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Başsözcüsü Anitta Hipper, yazılı açıklamasında, “AB, Suriye’nin sahil kesiminde Esed rejimi unsurları tarafından yapıldığı belirtilen geçici hükümet güçlerine yönelik son saldırıları ve sivillere yönelik şiddeti güçlü şekilde kınamaktadır.” ifadesini kullandı.
Açıklamada, sivillerin her şartta, uluslararası insancıl hukuka tam saygılı şekilde korunması gerektiği belirtildi.
Tüm dış aktörlere Suriye’nin egemenlik, birlik ve toprak bütünlüğüne tam saygı göstermeleri çağrısı yapılan açıklamada, AB’nin bu ülkede istikrarı ve kalıcı barışçıl geçişi tehlikeye atan tüm girişimleri kınadığı ifade edildi.
Hakan Fidan: Provokasyon
Amman’da Suriye konulu beşli güvenlik zirvesine katılan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da dün bu konuda kendisine sorulan soruları yanıtladı. Toplantıda terörle mücadele de dahil Suriye’nin istikrarına yönelik konuları ve bölgesel terör faaliyetlerini masaya yatırdıklarını dile getiren Fidan, “Suriye’de yeni kurulan hükümete her yönüyle yardımcı olmak, istikrarlaştırıcı bütün faaliyetlerini desteklemek konusunda tabii ki kararlılığımız var” dedi.
Fidan, “(Lazkiye’deki olaylar) Suriye hükümetinin hiçbir provokasyona gelmeden haftalardır sürdürdüğü politikanın son günlerde bir provokasyonla rayından çıkartılmaya çalışıldığını görüyoruz” diyerek, Suriye’de bulunan Alevi, Hristiyan, Dürzi ve Nusayrilerin provokasyonlardan uzak durmasının önemli olduğunu söyledi.
Bölge ülkeleri ve Türkiye’nin, Suriye’de istikrarı bozucu hiçbir inisiyatifi desteklemediğinin altını çizen Fidan, sivil halkın can, mal ve kültürel haklarının kutsal olduğunu her platformda savunduklarını vurguladı.
Suriye’de yeni kurulan hükümetin azınlıklara ve diğer mezheplere yönelik uzlaşmacı tavrının “bölgede provokasyon ve karışıklık bekleyen birçok bölge ve bölge dışı aktörün hevesini kursağında bıraktığını” dile getiren Fidan, “Hal böyle olunca provokasyonu kendileri ortaya çıkarma yolunda birtakım adımlar attılar. Bunun neticesinde ortaya çıkan olaylarda şu anda bir yatışma olduğunu görüyoruz.” dedi.
Fidan, provokasyonlara karşı “uyanık” olunması gerektiğine işaret ederek, Suriyeli meslektaşlarıyla bu konuda görüştüklerini belirtti.
Uluslararası platformlarda ortaya konan bazı propagandaların Suriye’deki olayları olumsuz etkilediği değerlendirmesinde bulunan Fidan, provokasyonların önünün kesilmesi gerektiğini kaydetti.
MİT, Suriye yönetimini uyarmış
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Suriye’de Alevi sivillerin hedef alındığı gerilimli saatlerde MİT Başkanı İbrahim Kalın’la yaptığı telefon görüşmesini anlattı. Özel, “Ben durumdan duyduğumuz rahatsızlığı ve Alevilerin korunması için her şeyi yapmamız gerektiğini söyledim. O da sivillere hassasiyet gösterilmesi konusunda uyarı yaptıklarını anlattı” dedi.
Cumhuriyet gazetesine konuşan Özel, “Bir heyet görevlendirdik. Grup Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır ve Genel Başkan Yardımcımız Burhanettin Bulut başkanlığında 10 kişilik heyetimiz Hatay’a gidecek. Suriye sınırının sıfır noktasında konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacaklar. Tüm ilçeleri ziyaret ederek akrabarıyla ilgili kaygı duyan vatandaşlarla görüşecek ve kapsamlı bir rapor hazırlayacaklar. Ayrıca çok gerilimli saatler yaşanırken MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı aradım ve bilgi istedim. Kapsamlı bir bilgilendirme yaptı. Hassasiyetimizi ve rahatsızlığımızı ilettim. Orada bir Alevi katliamı varmış gibi bir durumun Suriye’ye de Türkiye’ye de çok zarar vereceğini konuştuk. Ben durumdan duyduğumuz rahatsızlığı ve Alevilerin korunması için her şeyi yapmamız gerektiğini söyledim. O da sivillere hassasiyet gösterilmesi konusunda uyarı yaptıklarını anlattı. MİT Müsteşarı ile görüşmemizin tek gündemi buydu” dedi.
Ak Parti sözcüsü: Mezhep çatışması provokasyonları
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suriye’deki gelişmelere dair açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye Cumhuriyeti kurumları sahadaki her gelişmeye hakimdir. Suriye’de mezhep provokasyonlarının bir takım vekil güçler tarafından kullanıldığını görmekteyiz. Biz, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Saldırı dalgası Esad rejimini güçlendirme amaçlıdır.
Burada esas olan bazı açıklamalarda ve sosyal medyada kullanılan dil özenli olmalı. Bu terörist saldırıyı gerçekleştirenlerle ilgili bir dil kullanılırken ‘bu bir Nusayri isyanıdır’ gibisinden bir dilin kullanılması son derece yanlıştır. Esad rejiminin katliamları Nusayrilere mal edilemez, sivillere mal edilemez. Kayıpların mezhebine vurgu yapmak son derece yanlıştır.
Nusayri terörist ifadesi yanlıştır. Sünni terörist ifadesi yanlıştır. Alevi terörist ifadesi yanlıştır. Dürzi terörist ifadesi yanlıştır. Türkmen, Arap, Kürt terörist ifadesi yanlıştır. Terörist teröristtir, bunun mezhebi, meşrebi herhangi bir şekilde dini bir etiketi olmaz. Teröristin mezhebi olmaz. İslam bir barış dinidir. İslam’la terör yan yana gelmez.
Cumhurbaşkanımızın bütün yurt dışı temaslarında en çok vurguladığı konulardan biri İslami terör ya da İslamcı terör kelimelerinin ne kadar yanlış olduğudur ve kullanılmaması gerektiğidir.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.